Nasıl başladı?

14 1 0
                                    

Derme çatma evimizin bahçesinde yoksulluğun dibindeyken ama hayatta her şeye sahipmişcesine güle oynaya koşturuyorduk kardeşim ile.
Öyle ki kostururken uçuşan sarı buklelerim güneşin tepemize çıkmasıyla terden alnıma yapışıyor, nefes nefese kalıyor ama yine de ruhumu özgür hissettiren amaçsız sağa sola koşuşumla  yakalamaca oynuyorduk.
Birden annemin sesiyle irkildik.
Annem;
Arabesk bir kadındı. Hatırladığım, küçük teybimize çeşitli arabesk sanatçıların kasedini koyar hem ağlar hem sigarasını tüttürürdü. Arada, aklına ne geliyorsa artık ya terliğini çıkarır bize fırlatır yada iki tokat çakar yeri öptürürdü.
3 kardeştik. Ablam, benim ve kardeşimin adeta bir anne baba gibi bütün sorumlulugu üstlenmiş (mecbur bırakılmış),herseyimiz ile ilgileniyordu. Yerimize kac kere dayak yedigini hatırlamıyorum. Ilkokula gidiyordu o sıralar.  Ama bize bakabilmek için 2 gün okula gidebiliyordu. Çünkü annem hep dışarıdaydı. Gundelige gittigi vaktinin arta kalan zamanlarını arkadaşlarıyla gezmelere giderek geçirirdi. Babam şehir dışında çalışırken annem onu boşamıştı. Ben 5,erkek kardeşim 4,ablam 9 yaşındaydı.
Annemin sesi bahceyi doldurmus,bizim neşemizi bastırmıştı.
- Filiz,Bülent!!! Haydi eve üstünüzü giydirecegim gezmeye gidiyoruz!
Gezmeye gitmek mi?
İşte bu! Süperdi. Bir çırpıda üstümüzü giyinmistik. Sanki bayram sabahı gibi annem hazırladı bizi. Nereye gidecegiz acaba diye geçirdim içimden.  Çok mutluydum. Saçlarımı taradı annem güzelce.En sevdiğim merserize, gökkuşağı rengi, belinde ponponları olan dayımın fransadan getirdiği elbisemi giydirdi.Ablamı bir hafta önceden anneanneme götürmüştü.  Orada kalacakmış ablam bir süre.  Keşke ablam da olsaydı.  Olsun tekrar gideriz. Annemin elini tuttuk ve sevinç içinde evden çıktık.  Yolda teyzem de katıldı bize. Ama bir gariplik vardı. Teyzem ağlıyordu.  Otobüse bindik. Çok uzun  süre yol aldık. Teyzem yol boyunca ağladı. Anlam veremedim. Otobüsten inince biraz yürüdük.  Kocaman demir kapısı olan bir yere geldik. Orman gibiydi ama iceride küçük küçük iki- üç katlı uzak aralıklarla sıralı evler vardı.  Bunun dışında heryer ağaç, çimendi. Annem teyzeme  bir ağacın golgesine geldiğimizde burada bize göz kulak olmasını söyledi.  Teyzem ağlayarak kafasını salladı sadece.  İçimdeki neşe, sevinç yerini korkuya bırakmıştı.  Niye böyle hissediyordum bilmiyorum. Annem bizi bırakıp hızlı adımlarla ağaçların arasından kayboldu.  Teyzem yolda aldığımız dilim karpuzlari bize verdi. Acıkmıştık. Karpuzlarımız tam bitmek üzereyken annem yanında bir kadınla geldi. Kadın annemin biraz gerisinde durdu ve bekledi.  Annem bize yaklaşıp önümüzde çökerek sarıldı ve ağlamaya başladı.  Neden ağlıyordu ki? Biz gezmeye gelmiştik?

Annem ile gelen kadın yanımıza yaklaşarak kardeşimin ve benim ellerimden tutarak annemden ayırmaya çalıştı.Sessiz sessiz ağlayan teyzemin sesi artık duyalabilecek kadar yüksekti. Hıçkırıkları kuş seslerini bastırıyordu. Annem kalktı ve kadına başıyla tamam işareti yaparak arkasını dönüp hızlıca uzaklaşmaya başladı.  Biz niye annemlerle gitmiyorduk. Artık teyzem ve annem ağlarken yalnız değildi.  Kardesimle aglamaya başladık. 
-Anne bizi bırakma,lütfen anne. Söz seni hic uzmeyecegiz. Anne anneeeeee!!!!
Sesime yanıt yoktu. Kardeşim belime sarılmış korku içinde titriyordu. Kadın bizi birbirimizden ayırıp bir eliyle beni bir eliyle kardeşimi tutarak sürükleyerek yürütmeye çalışıyordu. 
En sonunda ormanın icindeki iki katli bir evin önünde durduk. Beni başka bir kadına teslim edip,kardeşimle yoluna devam ediyordu ki;
- Dur! Kardeşimi nereye götürüyorsun!
Kadın
- Merak etme kardeşini hergun göreceksin, onu erkekler grubuna götürüyorum. 

Burası neresiydi?

Devam edecek.....

Sahi Var mıydı Bir Umut?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin