Her şey sevgiyle mi başladı, Yüce Havi? Ağacın kökleri diyarları donatırken ve kaos hakimken her yere, nedir bütün bu olanlar?
Dokuz diyar köklerinden bir parça bedenimi sarmış belki. Yahut özüm senden bir parça. Yüce Tanrı; ben ruhundan veya bedeninden degilmiyim? Görmeyen gözlerim, duymayan kulaklarım, için için yanarken bedenim, uykuda bir ömür geçiren yine benim.
Her şeyin vakti var dediler, oradan oraya savurdular. İhanet çemberi içinde buz diyarının en dibinde, ateşin en üstünde, parçalanmış bir kere kaderim. Ve ben Tanrı huzurunda bulunmuşken; gülen dudaklarım Tanrıça'yı kıskandırmıştı. Umut dolu gözlerim adaletin bekcisini usandırmıştı. Sözlerim yalanlandı, ben ise adaletin bekçiliğini yapan bir kuduz köpek gibi haksız cezama razı gelmemek için çaba sarf etmiştim.
Kim miyim ben? Ben senim, sen ise ben. Yüreğin de kaybolanım, kaybolan sen. Yandın, bittin, ölüme çeyrek kaldı da yine de bir umut oldun sen. Bu hikaye sen ve ben gibilerin yani kovulmuş olanların hikayesi. En derin arzuların bekçisi olan acizlerin hikayesi. Burada buluştuk, çünkü aradığın yer aslında burası değil. Çünkü burası bir han. Şarabını hazırla uzun bir serüven bizimle...