"Senin kalkmana gerek yok lütfen uykunu bölme sevgilim." dedim omuzlarından tutup tekrar yatmasını sağlarken. İnkar ediyordu ama ben istemiyordum uykusunu bölüp kapıya kadar gelmesini. Zaten gece boyu benim yüzümden uyuyamamıştı da. Dudaklarına küçük bir öpücük bırakmış ve doğrulmuştum. Gözleri yarı kapalı bir haldeydi zaten fakat bu öpücük daha da mayıştırmıştı onu. "Dikkatli ol tamam mı? Herhangi bir şey olduğunda hemen bana söyle, seni seviyorum." bu güven dolu sözlerinden sonra yüzümde bir gülümseme olmuştu. Böyle değerli olduğunu hissettirilmesi çok güzeldi. "Tamam sevgilim, bende seni seviyorum." hızlı kelimelerimin arasından sonra çantamı da alıp odadan çıkmıştım.
Ayakkabılarımı giymiş ve evden çıkmıştım. Kapıyı kapattıktan sonra asansöre yetişmeye çalıştım, kapı kapanmaya başlaması ile benim hızlı girişlerim üzerine durmuş ve kapanması engellenmişti. Okula geç kalmak üzereydim bunun için hızlı davranmam gerekiyordu. Saçlarımı düzeltirken içeride güzel bir parfüm kokusunu almam uzun sürmemişti. Çok tanıdık bir kokuydu bu. Şey, ımm.. yıllar öncesinden tam burnumun dibinde aldığım, kimsede olmayan bir koku. Ona özel. Kafamı yavaşça kaldırdım ve karşımdaki adamı izlemeye başladım. Ve midem çalkalanmaya başladı, ne sebep olduğunu bilmiyorum. Yıllar ondan hiçbir şey almamıştı. Hatta çok daha iyisi olmuştu. Nasıl da değişmişti öyle? Evet, o adam. Yıllar öncesinden olan kalbimin sahibi. Nasıl olurda karşıma çıkmıştı? Peki niyeydi onu sanki hâlâ ilk defa görüyormuşum gibi olan hislerim? Bana bunca yaptıklarından sonra niyeydi? Unutmaya çalışmıştım bunca sene, peki kader onu niye yeniden karşıma çıkarttı?
Henüz beni fark etmemişti. Telefonu ile ilgileniyordu. Bu bana onu daha da inceleme fırsatı sunmuştu. Simsiyah saçları tenine tezat kömür karanlığındaydı. Minik gözleri ciddi bakıyordu telefonuna. Ve elleri... Yüzüklü elleri hiç sadece kalmıyordu. Birkaç dövmesi oluşu bir de üstüne damarlı oluşu çok aykırı bir hava katıyordu. Yeni döveneleri eklenmiş parmaklarına. Sol baş parmağının orda rakamlar vardı. 30.12.95 yazıyordu. Bu.. Bu benim doğum tarihim? Benimle birlikteyken yoktu, ayrıldıktan sonra yaptırmış.
Gözlerim doluyor bunun üzerine. Jimin madem doğum tarihimi parmağına dövme yaptıracak kadar çok seviyordun neden yaptın onları?
Tüm bu olanlar ne sebeptendi? Ne diye çektim ben o kadar acıyı?
Hırkama daha da siniyorum onun kısa kollu bir tişört ile görüşümde. Hiç üşümezdi o hep böyleydi. Ardından kafasını kaldırıyor ve bir anlığına gözlerimiz değiyor birbirine. Çatık olan kaşları anında gevşiyor ve kalakalıyor. Şaşkınlığı yüzünden belli. İnceliyor bir süre yüzümü. O an özür dinleseydin affederdim ama artık çok geç sevgili. Dayanamazdım bakışlarına, indirirdim duvarlarımı. Dayandım ama sevgili.. sensizliğe. Çokta alıştım artık. Evet sevgili, yine sensizliğe.
Bakışlarımı çekiyorum hemen. Saniyeler sürmüştü bu süreç fakat bana saatlermiş gibi gelmişti. Göz yaşlarım akmasın diye başka şeyler düşünmeye çalıştım. Şuan onun yanında ağlayıp kendimi acınası duruma koyamazdım. Güçlü olmalıydım, gözlerinde pişman görünümü veremezdim. Asansörün durması ve kısa sürede kapısının açılmasıyla attım kendimi dışarı. Hızlı hızlı okula gitmeye başladım. Daha fazla katlanamazdım. Benimle konuşur korkusu yoktu. Konuşmazdı da biliyorum, gururu büyüktü. Sadece onunla ilgili anılarım aklıma gelmeye başlayacak ve oracıkta ağlayacağım diye korktum. Kendimi iyi hissetmiyordum fakat öğrenciler beni bekliyordu bunu yapamazdım. En iyisi diğer anılarım gibi bunu da unutmaktı, her ne kadar zor olsada..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Konuştuğumuz Gibi Uzaklara
General FictionSevgilim, Konuşmuştuk seninle İkimiz de ayrı uzaklara kaçacaktık, Birbirimizin olmadan. Nasıl yıllar sonra birbirimizi bulduk? Derdin hep sen, ruh eşleri kırmızı bir ip ile bağlıdır O yüzden mi bulduk tekrar birbirimizi? Onlar çözülmez mi, çözülemez...