"Zaaflarım"

73 5 8
                                    

Günler sonra okula gelebilmiştim. Cidden, sonunda gelebilmiştim. Canım annem son sınav notlarımdan sonra benim -ülkenin en iyi özel okulunda okumama rağmen -okul yerine evde eğitim görmemi istemekten çekinmemişti.

Annem hep böyledir. Notlarım 1 puan bile düşse hem beni hem arkadaşlarımı suçlar. Tabii ne kadar arkadaş denilebilir orası tartışmaya açık bir konu. Etrafımda kopya için gezenler mi dersin , "Çok yakışıklısın oppa" diye bağırıp duran kızlar mı dersin -evet, resmen benden büyük kızlar bile bana oppa diyorlar (okulumda özürlü tipler olduğu doğrudur)- sırf bu yanımda ki oppa diye anıran tipler için arkadaşım rolü oynayanlar mı dersin ? Cidden gerçek arkadaşım yok. Zaten hiç olmadı. Olmasını da istemem. Ben genelde öğretmenlerden daha çok hoşlanırım. Hatta erkek öğretmenlerden.

"-Siktir..."
Tepkim tam olarak "Siktir" olmuştu.

"-Jeon, uzun süredir gelmiyorsun. Annen bir süre evde eğitim göreceğini söylemişti fakat doğruyu söylemek gerekirse 2 ay süreceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Özlettin kendini.
Seninle daha fazla konuşmayı çok isterdim ama -ince, uzun parmakları ve bakışlarıyla koridordaki hoparlörü göstererek- malum zil çalıyor." dedi.

"-Ne ?"
Diye geçirdim içimden. Şaka falan mı yapıyordu bu öküz. Karşımda; dağınık siyah saçları, adeta lens gibi gözüken gözleri, kusursuz yüz hatları, hafif kırmızılaşmış dudakları, üstündeki bol beyaz gömlek, altındaki bol saten kumaş koyu pantolonu hatta boynunda sanki insanları ayartmak için oracıkta var olmuş gibi duran fularıyla karşımda durarken gerçekten zilin sikimde olduğunu mu düşünüyordu ?

"-Ne, ne Jeon ?"
Demesiyle içimden bi' siktir daha patlattım. Hayır, bunu sesli söylemiş olamazdım.

"-Jeon, iyi misin ?"
Derken elini omuzuma koydu, gözlerimizi birleştirdi ve devam etti:
"-Daldın gittin. Ne o kız arkadaşını mı düşünüyorsun yoksa ?" Deyip gülmeye başlamasıyla sinirim 500 katına çıktı. Hiçbir cevap vermeden, bozulduğumu anlamasını dileyerek hızlı adımlarla sınıfa geçtim. Ne kadar kaçabilirdim ki ? Sonuçta son iki ders çizim dersiydi.

"-Mina Sayu."
"-Changbin Cheol."
"-Hosakhi Amara."
.
.
.
"-Jeon Jungkook."

"-Burada."
Dedim, sanki orada olmak istemiyormuşum gibi bir ses tonuyla.
Ama zaaflarım buna engel oluyordu. Zaaflarım mı dedim ben ?
Sanırım şimdi sıçtım. Farkındayım bi' kere mal gibi ağzımdan kaçırdım şimdi ise söylemek zorundayım. Birçok zaafım var ama, işte işler burada boka sarıyor. En büyük zaaflarım; Çizim yapmak, çizim dersi, boyalar ve Kim Taehyung.

Kim Taehyung şu nam-ı değer "Tek Kişi" beni anlayan tek kişi, zaaflarımda yer alan tek kişi ve en sevdiğim öğretmenim olan tek kişi.

"-Sikicem böyle çizimi de dersi de..."
Şuan resmen az önce görünüşü beni siken ve en büyük zaaflarımda yer alan adam aylar sonra katıldığım ilk çizim dersinde herkesin ortasında oturuyor ve onu çizmemizi söylüyor.

Böyle sistemi sikeyim.

Diyemiyorum ki "Bay Kim sizi en ince detayınıza kadar çizmeye hem kalbim hem de başka yerlerim dayanmaz, dayanamaz." diye ya da "Siz çizilemeyecek kadar müthiş bir sanat eserisiniz." diye.

Zar zor çıktığım çizim dersi bitiminde Bay Kim Taehyung beni yanına çağırdı ve çizimime bakmak istediğini söyledi. Severdi beni... Ne... Hayır... Şeyi... Çizimlerimi heh aynen çizimlerimi pek severdi Bay Kim. Şimdi gördüğü kağıtta resmen bir ayna görüntüsü olması onu şoka soktu -umuyorum başka yerlere de sokar- gözünün derinliklerine kadar özenerek çizmiştim, uğraştım ulan.

"-Jeon, bu mükemmel. Kelimenin tam anlamıyla mükemmel."

Gururlu ve alaycı bir yüz ifadesiyle:
"O kağıttaki kişi sizsiniz Bay Kim ben değilim. Emin olun çizim değil, siz çok mükemmelsiniz."
Dememle aklımın başıma gelmesi bir oldu. "Ne dedim lan ben ?" gibi sorular geçti kafamdan. Bay Kim ise kahkahalara boğulmuştu.

"-İlahi Jeon, gerçekten bugün biraz gülmeye ihtiyacım vardı, teşekkürler." dedi ve gülümsemeye devam etti.

Tanrım. Bi' adam gülerken nasıl bu kadar güzel görünebilir ?
Eminim, eğer Tanrı varsa Kim Taehyung'u yıllarca hatta yüzyıllarca uğraşarak yaratmıştır. Çünkü o olağanüstü yakışıklı birisi.

"Ha, bu arada Jeon özel olmazsa sana bir şey sormak istiyorum."

Aklıma bu cümleyle birlikte çok kötü düşünceler gelmişti. Gerçi en fazla ne sorabilirdi ki ? "Jeon, benimle çıkar mısın ?" ya da "Jeon, boş bi' gecende bana gelsene." diyecek hali yoktu. En fazla ödev verirdi piç. Bana kalırsa ona fena vurulduğumun farkında bile değildi.

"Yarın, ya da Çarşamba boş musun ?"

-The Picture Of Love -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin