Çin kökenli olan bir kız rüyasında gördüğü ejderha onu eşi olarak seçmiş ve bunlar onlara çok ağır geliyordu eğer kızımız ejderhayı severse ejderha insan formuna dönecektir
Sabah uyandığımda yerimi yadırgamamıştım aksine çok rahat uyumuştum. Normalde yerini yadırgayan biriyim dünkü gibi göresel giyinip aşağıya indim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
- 早上好
(Zǎoshang hǎo Günaydın)
-早安孫子
(Zǎo ānsūnzi Günaydın torunum.)
Günaydın faslını geçip sofraya oturduk. Geleneksel bir mada karşıladı beni her ne kadar gelişmiş bir ülke olsa da geleneklerine düşkün bir ülkeydi.
-Dün aynı rüyayı gördün mü?
-不，我在湖邊看到一個白髮藍眼的男孩。他很帥氣
(Bù, wǒ zài hú biān kàn dào yīgè bái fà lán yǎn de nánhái. Tā hěn shuàiqì
Hayır, göl kenarında beyaz saçlı mavi gözlü bir çocuk gördüm. O yakışıklı)
- 恩宇，小心你說的話
(Ēn yǔ, xiǎoxīn nǐ shuō dehuà
Eun Woo, ne dediğine dikkat et)
Tan bir şey diyecekken kapı açıldı ve içeri beyaz saçlı mavi gözlü çocuk girdi albinoya benziyordu. Odadaki herkes kalkınca bende kalktım ama kalkarken eteğine bastım ama hemen kendimi toparladım. Ama çocuk korumanın kucağına bayılmıştı
- 她還好嗎
(Tā hái hǎo ma
O iyi mı?)
-醫生會來看
(Yīshēng huì lái kàn
Doktor gelecek)
Çocuk çok tuhaftı yani göz rengi rüyamdaki ejderha gibiydi ve aynı dikkatle bakıyordu.
-那個男孩可能與龍有關。
(Nàgè nánhái kěnéng yǔ lóng yǒuguān.
O çocuğun ejderha ile bir ilgisi olabilir )
-你想說什麼
(Nǐ xiǎng shuō shénme
Ne demek istiyorsun)
-男孩的眼睛看起來像龍的眼睛
(Nánhái de yǎnjīng kàn qǐlái xiàng lóng de yǎnjīng
Çocuğun gözleri ejderhanın gözlerine benziyor)
Doktorlar çocuğu kontrol altına aldılar o süre zarfınca ben ve büyük babam yanından ayrılmadık.
-我想為表弟的婚禮買衣服
(Wǒ xiǎng wèi biǎo dì de hūnlǐ mǎi yīfú
Kuzenimin düğünü icin kıyafet almak istiyorum)
-帶走其中一名警衛
(Dài zǒu qízhōng yī míng jǐngwèi
Korumalardan(gardianlardan) birini al git)
-çıldıracaklar
Dedim türkçe haka anne tarafim fena şekilde çıldıracaktı. Fazla gezmeyi sevmedigim için gözüme güzel gelen mağazaya girdim ilk elbiseyi seçip giydim çokta yakışmıştı onu alıp hemen çıktım sonra Çinin geleneksel çayını yapan bir kaffede oturdum. Biraz orda kalıp eve döndük.
-孩子醒了嗎？
(Háizi xǐngle ma?
Çocuk uyanık mı?)
-不，它還沒有醒來，但你描述的龍在後院。
(Bù, tā hái méiyǒu xǐng lái, dàn nǐ miáoshù de lóng zài hòu yuàn. Hayır, henüz uyanmadı ama tarif ettiğin ejderha arka bahçede.)
Büyük babamla arka bahçeye gittik ejderha beni görünce sakinleşti. Rüyamdaki kadar ihtişamlı bir ejderhaydı, ben yanına yaklaştıkça sanki daha da büyüyordu.
-你好
(Nǐ hǎo Merhaba)
Dediğim de aynı zamanda elimi uzattım kafasını elimin altına koymuştu sert derisini ve pullarıni elimin altında hissediyordum gözleri de parıl paril parlıyordu. Etrafımızı birden ateş sardı ejderha insana dönüşmüştü. Gözleri hala çok güzel parlıyordu saçları o kadar güzeldi ki eşsiz bir rengi vardı. Babanın yanına vardığımda içeri girdik. Çay yapmak için gereken geleneksel çay otlarını koydum ve yanına da dün yapılan kurabiyeden koydum. İçeri elimde tepsi ile girdiğimde albino çocuk uyanmıştı.
