Merhaba herkese!
Beklettiğim için çok özür dilerim, AyBer ve RecMel'sizlikten kafayı yediğimi hissediyorum artık. 😢 Selfie atmalar için ritüel düzenlememe çok az kaldı???Pek içime sinmedi ama sizi daha fazla bekletmek istemediğimden atıyorum. Biraz soft, biraz da hard bir bölüm.
Lütfen oylamayı ve satır arası yorumlar bırakmayı unutmayın! Çok seviyorum hepinizi. 💗Redd - Nefes Bile Almadan
Sofia Karlberg - Crazy in Loveİnsanın canını en çok acıtan şey hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır. Bu söz tam olarak Berk'in on sekiz yıllık hayatını anlatıyordu. Hiçbir zaman tamamen mutlu değildi. Eksik bir çocuktu o. Baba sevgisinden mahrumdu, ailesi eksikti. Yaşadığı ev bile asla onun güvenli alanı olamamıştı ve insan kendi evinde bile huzurlu hissetmiyorsa nerede hissedebilirdi? Berk hep buna inanmıştı.
En azından dün geceye kadar.
Aybike ile geçirdikleri zevkli dakikalardan sonra biraz oturmuş ve karşılıklı sigara içerek sohbet etmişlerdi. Kızın sigara konusunda inadını kırabildiğini hissediyordu. İkisi de baloya dönmeyi hiç istemediği için Berk kızı evine bırakmış, arabadan inmeden önce de saçlarına küçük bir öpücük kondurmuştu. Bunu neden yaptığını kendi de bilmiyordu aslında, o an doğru olan buydu ve yapmıştı.
Tüm gece onu ve arabadaki birkaç saati düşündüğü yetmezmiş gibi şimdi, en sevdiği ders olan edebiyatta, kızı izliyordu. Normalde asla kaçırmazdı çünkü yazmak en sevdiği aktiviteydi ama engel olamıyordu. Yüzünde yer edinmiş küçük gülümseme ve gözlerindeki parıltı yanında oturan Doruk'un bile dikkatini çekmişti fakat kızın hiçbir şeyden haberi yoktu. Çok güzel, diye geçirdi içinden Berk. Gerçekten öyleydi. Aybike okulun popüler kızıydı ve güzelliğinin bu kadar göz önünde olması çocuğun içinde kıskançlık hissi uyandırsa bile saçma sapan triplere girmeyecekti çünkü bu o değildi.
Kendi düşünceleri içinde boğuşurken zilin çalmasıyla, en yakın arkadaşı sanki bu anı bekliyormuş gibi ona dönmüştü. "Berko, bugün keyifli mi kalktın lan? Bir değişiksin, alışkın değilim." Sesinde şaşkınlık vardı çünkü normalde çocuk her ne kadar sırıtsa da bir burukluk mutlaka yakalardı onda. Biliyordu hislerini, belki de bu dünya üzerinde Berk'i en iyi tanıyan insanlardan birisiydi o.
Berk gözlerini teneffüste bile bir şeyler okuyan kıvırcık saçlı kızdan çekip arkadaşına baktı. "Ben mutlu olamaz mıyım oğlum? Allah'ın işi işte," dedi sırıtarak. Yukarı baktıktan sonra sırıtarak göz kırptı. "Sen de seviyorsun beni, biliyorum. Hislerimiz karşılıklı."
Doruk onun bu hâline içten bir şekilde güldü, bütün ders boyunca Berk'in yaptığı şeyi taklit edip Aybike'ye küçük bir bakış attı ve tekrar kızıla döndü. "Aybike'ye mi bakıyorsun? Uğraşma lan kızla artık, valla bıktım. En yakın arkadaş kontenjanından yararlandığım için benden de nefret ediyor kanka, bir ton laf sokuyor gördüğü yerde." Gerçekten bıkmış bir şekilde söylemişti bunu. Aybike'yi seviyordu sevmesine ama bir yandan da Asiye için istiyordu bunu, ikilinin arasındaki gerginlik bazen onları da etkiliyordu.
"Öyle bir şey değil," dedi Berk, tekrar gözlerini kıza dikmişti. Cam kenarında ve en arkada oturduğu için şanslıydı çünkü başka türlü rahat bir şekilde anlatamazdı. "Dün baloya geri gelmedim ya, o sıra Aybike ile beraberdim işte."
Doruk kaşlarını kaldırdı, ardından boğazını temizlemek adına hafifçe öksürdü. "O kadar geç saatte birlikte ne yaptınız? Daha doğrusu, nasıl öldürmediniz birbirinizi? İki dakika görmesem kâr, diye düşünürsün sen normalde." Şüpheci bir tavırla yaklaşıyordu şimdi arkadaşına, gerçekten anlayamamıştı neler olduğunu.