Gerçek olamazdı...
"HEY! HEEEYYY! UYAN!"
Jungkook art arda derin uykudaki çocuğu çekiştirirken göğsünün üstünde çığlık atıyordu. Son derece panik olmuştu ve ne yapacağını bilmiyordu. Aniden adamın vücudunu ayakları üzerinde durdurabilmek için kaldırdı ve onu battaniyeyle kapattı. Son derece açıktı.
"Aman tanrım, lütfen uyan!" Jungkook bir kez daha çığlık attı. Sonunda çocuk yavaşça gözlerini açtı.
"Sen de kimsin!? Buraya nasıl girdin!? Neden buradasın!? Sapık mısın!?!?"
Jungkook, yanık altın tenli, ona nerede olduğunu ve neler olduğunun farkında değilmiş gibi boş gözlerle bakmaya devam eden gizemli çocuğun önünde hızla sorularını çığlık atarak sıraladı.
"Hey! Dinliyor musun!?"
Oğlan başını salladı. "Oh... Ehm, selam!"
"SEN KİMSİN!?" Jungkook tükenmişlikle bağırdı. Yabancı odanın etrafına baktı. "Çok hatırlamıyorum..." Ve kendi kendine mırıldanmaya başladı.
Jungkook neredeyse bayıldığını hissetti. Masaya yaslanmak için çocuktaki tutuşunu serbest bıraktı ve boş kutuyu gördü.
Bekle... Bülbül... Artık burada değil...
"Oh, şimdi hatırladım!" Çocuk gururla söyledi, saçını okşuyordu. "Sanırım gökyüzünden düştüm... Yani, şimdi ölümlü dünyada olmalıyım, değil mi? Ah, Öyle olmalı... Sonunda! Adın ne? Dün gece beni aldığın için teşekkür ederim!"
Jungkook'un dili tutulmuştu ve tamamen kafası karışmıştı. "Bekle... Bana cennetten düşen bir tür melek olduğunu mu söylüyorsun?"
"Evet!" Diğeri mutlu bir şekilde cevap verdi. "Bülbülü hatırlıyor musun?"
Bunun bir alakası yok.
İkili, görünüşe göre hiç bitmeyecekmiş gibi bir süre birbirlerine baktılar. Sonda Jungkook tek kelime etmeden arkasını döndü ve dolabını açtı, gergince kıyafetlerini karıştırdı.
"Ne yapıyorsun..." Güvenilmez meleksi yaratık sordu. "Ben... Adını öğrenebilir miyim?"
Hayalet kadar solgun Jungkook hırıltılı bir sesle yanıt verdi. "İşte, kıyafetlerimi alabilirsin. Şimdi evden çıkacağım. Kim olduğunu ve yatak odama nasıl girdiğini bilmiyorum ama döndüğümde daha fazla burada olmayacaksın." Kıyafet yumağını kafası karışmış çocuğa doğru fırlattı, sonra çabucak arkasını dönüp koştu.
***
Her şeyi sadece hayal ettim... Sadece bir rüyaydı.
Jungkook, sınıfta yabancıyla olan yüzleşmesini bir dakika bile düşünmeden edemiyordu. Şanslıydı ki bazı kıyafetlerini karargaha bırakmıştı, böylece okula gitmeden önce görünüşünü düzeltebilmişti. Sonunda zil çaldığında Jungkook sonsuza dek buradaymış gibi hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nightingale | Jikook (çeviri)
FanfictionO sabah, bir şeyler yanlıştı. Hala uykuluydu ama Jungkook açıkça yanındaki birinin varlığını hissedebiliyordu. Döndüğünde, yatağında battaniyenin üzerinde bir erkek vücudu buldu. Çıplaktı. "SEN KİMSİN!?" !Bu bir çeviridir, tüm hakları @HellisEvans'a...