Bölüm 3

45 4 2
                                    

"Beni takip etmeyi keser misin?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Beni takip etmeyi keser misin?"

Karargahtan ayrıldıklarında Jungkook evine doğru giden yolda adımlarken Jimin onu takip etmeyi bırakmamıştı; varlığını açıkça omzunun arkasında hissediyordu.
"Sadece... Evine gidebilir misin?" Jungkook şansını denedi.

Jimin dikkatle tişörtünü çekti. "Ama... Sen benim evimsin."

Jungkook arkasına dönmedi. Doğruyu söylüyor olabilir miydi? Tabii ki hayır. Jimin'in düşmüş bir melek olması kesinlikle imkansızdı. Belki de sadece biraz ilgi isteyen, evden kaçmış bir çocuktu.

"Neden bana güvenmiyorsun?" Jimin rica eden bir sesle sordu, onu kesinlikle doğruyu söylediğine ikna etmeye çalışıyordu.

Jungkook iç çekti ve arkasına döndü. "O halde kanıtla. Bir büyü numarası ya da istediğin herhangi bir şey göster."

"Eğer bir şey gösterirsem... Seninle kalmama izin verecek misin?" Sözde melek kararlılıkla konuştu.

"Sanki mümkünmüş gibi..." Jungkook fısıldarken gözlerini devirdi. Jimin bunu bir meydan okuma olarak kabul etti. "Tamam, izle." Ve birkaç adım geriledi.

Bir süre odaklandı ve daha sonra parlak bir hava bedenini kapladı, neredeyse Jungkook'u kör ediyordu. Küçük kıvılcımlar ateşböcekleri gibi teninden uçuşuyordu. Kolları altın iki küçük kanat şeklini almak için gerildi, yüz şekli sivri bir hal aldı. Işık zayıfladığında Jungkook, etrafında uçup şarkı söyleyen sevimli bir bülbül gördü. Daha sonra kuş zemine kondu ve bir ışık pırıltısıyla tekrar insan bedenine dönüştü. Çıplaktı.

Jungkook aceleyle Jimin'in bedenini kapatmak için kıyafetleri aldı. "Aman tanrım, kapa kendini!" Ona tekrar tişörtünü ve pantolonunu giydirmeye çalışırken konuştu.

"Gördün mü? İnsanlar bunu yapamaz!" Jimin gururla yanıt verdi, toplum içinde çıplak olmaktan hiçte utanmıyordu.

Bu neyin nesiydi? Jungkook'un boğazı kurudu. Yani gerçek miydi? "G-gerçekten... Bir melek misin?" Kalbi hızlandı, atışları sanki göğsünde bomba patlıyormuş gibi duyuluyordu.

"Evet, sana demiştim! Ama lütfen korkma," Jimin endişelendi. "...Ve seninle eve gelebileceğime söz verdiğini unutma."

"Ben hiçbir şey demedim!" Jungkook soğukça terlerken haykırdı. "Aman tanrım... Önümde bir melek duruyor... Galiba öleceğim..." Hayatında hiç bu kadar şok olmamıştı, düz düşenemiyordu.

Jimin, Jungkook'un yüzünü küçük elleri arasına aldı. "Hey, sakinleş. Derin bir nefes al. Sorun yok! Ben tehlikeli değilim, korkmana gerek yok."

Jungkook bu pürüzsüz meleksi tenle temas ettiğinde çabucak rahatlamış hissetti. Açıklaması zordu ama... Güvenli hissettiriyordu. Sanki hiçbir şey onu incitemez gibi. Bedeni, Jimin'in verdiği güven ve parlak gülümseme sayesinde artık gergin değildi.

Nightingale | Jikook (çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin