ilk kurban

5 1 0
                                    

Anlaması çok güç olsa da sakince dersimizi işleyecekken yaşananlar kelimenin tam anlamıyla korkunçtu ve bu korku bizi dışarıya sürüklüyordu fakat demirden duvar çoktan kapanmış ve bizlerde içeride mahsur kalmış rehinelerdik ne yapacaktık bilmiyorduk ailem vardı küçük erkek kardeşim canımın içi ablam annem ve babam duysalar nekadar korkarlardı onları bir daha görebilecekmiydim burdan çıkmalıydık ama nasıl ? Tabikide ne oldu değil ne yapacağızı düşünmeliyiz ama önce sakileşmemiz lazımdı ve sanırım o korkunun getirdiği adrenalin ve sahiplenme hissiyle birden herkeze seslendim sakinleştirdim ve sınıfımıza geçtik oturduk ne yapmamız gerektiğini konuştuk mantıklı olan da buydu zaten

Ahu ve Sevim korkmuşlardı ağlıyorlardı
Çoğu da öyledi herkez sakinleşip konuşmaya başlayınca mantıklı bir karar aldık herkez bulabildiği yemekleri sıralara taşıdı kantinden ve yemekhaneden bu yiyecekler ve sular hepimize ancak 1 hafta yeterdi bu yüzden idareli olacaktık sonuçta nezaman çıkacağımız bile belli değildi ne telefonlar çekiyordu nede birileri bizi duvarın arkasından duyuyordu yapacak birşeyler düşündükten sonra çoktan akşam olduğunu farkettik birşeyler yememiştik çünkü iştahımız yoktu
Onuk: ne yapacağız benim uykum geldi
Dora: benimde
Furkan: sıraları birleştirelim
Bade:iyi fikir montlarımızı da üstümüze alırız erkekler siz 10 C ye gidin oranın sıraları da plastik
Herkez anlaşmıştı ve sıraları birleştirdik erkekler ayrı kızlar ayrı sınıfta uyudu 
Üzerinde oturmanın bile zulüm olduğu bir okul sırasının üzerinde şahsen ben uyuyamıyordum susuzdum da zaten çaresizdim evi olmayan bir köpek gibiydim Ahu'nun ağlamaktan gözleri şişmişti sesizce üstünü örttüm daha fazla uyumaya dayanamadım ve suları ve yiyecekleri koyduğumuz sınıfa doğru ilerledim ışıklar kapalıydı şartelleri bulmamız gerekiyordu ama erkenden yattığımız için kimsenin aklına gelmemişti bende telefonumun flaşı ile geziyordum bakıyordumda bir anda nasıl allar bullak olmuştu hayatımız ve ne çabuk kabullenmiştik her neyse koridorda yürürken ayağıma birşey çarptı sendeledim ve düştüm küçük birşey değildi bi kokusu da vardı kalktım toparlandım telefonumu aldım ve bir baktımki yerde furkan yatıyor elinde çikolata suratı ise bembeyaz yanında birsürü su ve atıştırmadık da var birkaç saniye anlayamıyorum ama o panikler birden kulakları inleten bir çığlık  atıyorum herkez uyanıyor ve yanımıza geliyorlar açıklamaya çalışıyorum ağlıyorum bağırıyorum bir anda heryer sessizleşiyor Furkan'ın en yakın arkadaşı fırattı ve onu görünce dayanamadı gözlerime vakti yine aynı bakışlar ama bu sefer korku dehşet şaşkınlık ve hüzün ile bakıyorlar ardından fırat eğiliyor ve furkanın cansız bedenine sarılarak

-onun alerjisi vardı hindistan cevizine bu çikolata yı yiyemez o deyip ağlıyor çığlıklar atıyor
gözyaşlarımız yüzümüzdeki ve kalbimizdeki korkunun temsili misali seller sular akıyor çoğunun ağlaması furkana değil furkanın gözümüzün önünde ölü bir şekilde yatması ailemizden ayrılmamız burda nekadar kalacağımızı bilmediğimiz için akıyor

Özür dilerim Furkan daha erken uyanmadığım için özür dilerim...

sonsuzluğun lanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin