cat, taehyung & jeongguk ✓

kediyi kaçır

🌱

bir varmış, bir yokmuş.

taehyung'un kedisi varmış, varmış, varmış...
asla yok olmuyor!

tanrım, gerçekten beni bununla sınamak zorunda mıydın? insanların sınava tabii tutulduklarını büyükannem hep anlatır ve benim de isyan etmemem gerektiğini söylerdi ama yok, resmen bir kediyle sınanıyorum aylardır!

okulun bahçesinde altına yaptığı için dalga geçilen jimin'in bile artık sevgilisi vardı, hala dalga geçilse de o bunu gerçekten umursamadan sevgilisiyle tenefüslerde süt içiyordu ve ben- BEN SADECE UZAKTAN İZLİYORUM.

HER ŞEY ÇOK KÖTÜ.

kim taehyung'u gördüğüm gün başıma böyle bir FELAKET geleceğini bilseydim yine onu pür dikkat izlemeye devam eder miydim? evet. tabii ki! bir kere taehyung okulun en güzel erkeği, tamam, yani bana göre öyle. çünkü mesela herkes seokjin hyungu daha yakışıklı buluyor, taehyung'un tipi daha sıradan. ama yine güzel. uzun, alnında yana yatırdığı siyah saçları, kocaman çerçeveli gözlükleri, zayıf yanakları ve okul ceketinin içine giydiği yeşil bir yeleği var. yüzündeki başka ayrıntıları bilmiyorum çünkü YANINA YAKLAŞAMIYORUM.

maalesef.

"kanka buraya bakıyor ama çaktırma-"

jimin'in dediği şeyle anında arkamı dönüp gözlerimle etrafı taradım. oradaydı işte. bahçedeki tüm kalabalığa rağmen -bugün bahar şenlikleri vardı- o elindeki yavru kedisiyle parıldıyordu! pekala, yüzüne güneş vuruyor da olabilirdi pek tabii, yine de bu, üstündeki siyah pantolonu ve yeşil süveteriyle fazlasıyla yakışıklı gözüktüğü gerçeğini değiştirmezdi. içine giydiği krem rengi gömleğin yakaları süveterin dışındaydı, düğmelerinden sadece ilki açıktı. kol düğmeleri bile kapalıydı ve bir an kendi üstümdeki incecik iron man baskılı gri tişörte ve altımdaki dizlerimin biraz üstünde biten yeşil şortla kıyasladım.

bence çok uyumlu giyinmiştik! ikimizin de yeşil kıyafeti vardı.

belki buradan konu açabilirdim.

yanına yaklaşabilseydim eğer.

"bakma demiştim!"

"jiminie, nasıl güzel giyinmiş!" diyerek önüme döndüm, plastik sandalyede tepinirken ellerimi çenemin altında birleştirmiştim.

"bugün daha uyumlu, evet. geçen günkünden iyidir."

"her gün güzel bir kere." dedim kollarımı göğsümde birleştirip, burnumu havaya dikerek. uzun saçlarım bu hareketimle sağa sola savrulmuştu.

"ya, ne demezsin." elindeki süte pipeti batırıp içerken ben de meyve suyumun kalan son damlalarını içtim. karton kutunun boşalmasıyla ayağa kalktım. pipete üfleyip kutuyu şişirdikten sonra yere atıp tüm gücümle kutunun üstüne zıpladım.

"bugün bu iş bitecek!"

🌈

"hocam bu ne?" diye şaşkınca hocanın elindeki şeffaf kutuya baktım. kapaklı bir şeydi, neden getirildiğini anlamamıştım.

"fen dersi için jeongguk, çekil bakayım kenara." önünden çekildiğimde onu bahçenin ortasındaki masaya koydu. "hamur deneyi için. kim yapıyordu?"