Bugün, bu ay ikinci kez olmak üzere, otobüs kartımı kaybettim. Üstelik kaybedeceğim korkusuyla gidip geldiğim bütün ayın ardından bugün de "Cebimden çıkartıp çantama koyayım da yine düşmesin." diye düşünmüş olmama rağmen, kaybettim. Düşürdüğümün farkına varışım atmde kartımdan para çekerken cüzdanıma bir göz gezdirmemle beraber gerçekleşti. Eve gelene kadar çantamı aramamaya karar verdim hemen."Yok canım. Olur mu öyle şey, düşürmemişimdir. Çantamdadır."
Gerçekten kaçmak istedim.
Hava soğuk, dedim. Şimdi arayamam çantamı.
Eve geldim sonra. Aradım, taradım, cüzdanımı dağıttım, saçlarımı yoldum, avuçlarımı tırnaklarımla deştim, kemiklerimin içine bile bakmak istedim, fakat ne kartımı bulabildim, ne de kemiklerimin içine bakabildim. Ani, sessiz, fırtınalı bir cinnetin kollarına attım kendimi. Bir güldüm bir ağladım, hakikaten kemiklerimi parçalayıp içine bakabilecek derece dövdüm dizilerimi. Ben bugün otobüs kartımı kaybettim. Bir ay içerisinde ikinci bu. Tıpkı bu ay kaybettiğim arkadaşlıkları m, boş geçirdiğim zamanım gibi ansızın kaybettim. Ön görmüş olsam da öyle ani oldu ki, kendime yediremedim.
Tutunduğum cinnet bir çığ misali taştı göz pınarlarımdan, taştı, taştı, beni ve saçıp döktüğüm her şeyi yuttu. Artık neyin uğruna ağladığımı dahi bilemeyecek kadar çok unsur vardı kafamın içerisinde. "Aptalsın." dedim. "Kaybetmeye mahkumsun sen."
Kaybetmeye mahkumum ben.
İster arkadaş, dost, anne, baba hatta otobüs kartı olsun kaybetmek kati surette kaçamayacağım, en başından yazılmış ve bana uygun görülmüş son. Alnımda olmasa dahi yazgımda bir yerlerde isli sözcüklerle kazınmış bir son bu. Kaçmak için ne çabalamabın manası yok. Kati son, işte orada, kemiklerimin arasında. Sonunda açıp bakabildiğim her yerde aynı sisli kelimeler. Şiddeti dağları deviren cinnetim, ellerimden sökülüp alınan onlarca şey, ellerimden sökülüp alınmamıştır diye kendimi kandırmaya devam eden masum yanım, cinnetim, kaybettiklerim, ben, arkadaşım dediklerim, ben, otobüs kartım, kaybettiklerim...
Artık neyin uğruna ağladığımı şimdi anlıyorum.
Sisli kelimelerin arkasında, cinnetimin derinlerinde, ben kendimi kaybedişime ağlıyorum.