HAYAL KIRIKLIĞI

22 7 0
                                    

17 Mart 2009

 Sabah alarmın sesiyle uyanmış, yatağının yanındaki komodinde duran telefonuna uzanmıştı. Sınıf arkadaşlarından onlarca mesaj geldiğini fark etti, panikle mesajları okumaya başladı.

"Bunu İdil'e nasıl yapabilirsin? O senin en yakın arkadaşın."
"Böyle biri olduğunu bilmiyordum, yaptığın şeyi duyunca kendimi tiksinmekten alıkoyamadım."
"İğrenç birisin."
"Yarın okula gelince İdil'in yüzüne nasıl bakacaksın?"
"Senle yakın olmadığımız için şu an ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsin."

Ceylin, bütün bu mesajları okurken gözleri doldu, daha ne yaptığını bile bilmiyordu. İdil'le alakalı n'olmuş olabilirdi ki? Kafası allak bullak olmuştu, okuduklarını sindiremiyordu. Sınıf arkadaşlarını bu kadar tiksindirecek n'apmış olabilirdi ki? İdil çocukluk arkadaşıydı, anneleri üniversiteden tanışıyorlardı hatta anneleri birbirlerinin en iyi arkadaşıydı desek yanlış olmaz. İdil ve Ceylin doğduklarından itibaren hep birbirlerinin arkasını kollamışlardı, yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi, hatta geçen sene -yani lise 1'de- Ceylin hoşlandığı çocuk tarafından kullanılınca İdil Ceylin'i korumuştu. Kaç senedir süren arkadaşlıkları düşünülünce n'olduğunu kestiremiyordu bunun üzerine İdil'i aramaya karar verdi. Son aramalardan hemen İdil'i buldu, nedense İdil telefonu açmıyordu. Ceylin'in kafası karışmıştı, normalde her zaman aramalara hızlı bakardı. Şaşırdı, bir türlü ne olup bittiği hakkında bir sonuca varamıyordu. O yüzden yapabileceği en mantıklı şeyi yaptı, sınıftan birine yazmaya karar verdi, en azından ne yaptığını öğrenebilirdi, daha doğrusu insanlara ne söylendiğini.

-Günaydın Yasemin. Herkes bana mesaj atmış, n'olduğunu biliyor musun?

Birkaç dakika geçti, herhangi bir cevap yoktu. Belki de görmemiştir diye düşündü. Kahvaltı hazırlamaya karar verdi, mutfağa doğru ilerledi. Yumurtaları haşlamaya koydu, kahvaltılıkları masaya dizdi, tabak-çatal-bıçakları yerleştirdi. Yumurtalar haşlanırken giyindi, telefonunu kontrol etti. Kızdan ses seda yoktu, okula gidince olayı öğreneceğini düşünüp kafasına takmadı. Mutfağa geri döndü, yumurtaları kolay soyabilmek için soğuk suya koydu, birkaç dakika bekledikten sonra yumurtaları soydu. Kahvaltı masasını hazırladı, Pırıl Hanım'ı ve Ömer Bey'i çağırdı. Onlar gelince evden çıkıp yürümeye başladı. Nedense insanlar bugün fazla gürültü yapıyordu ya da Ceylin'e öyle geliyordu, sanki kafasının içinde insanlar bağırıyordu, nedeni hakkında düşünmek istedi ama başının ağrısından saldı. En sonunda okula vardı, sınıfa girdi.

İdil, sırasının üzerine yatmış ağlıyordu, Ceylin bunu görüp endişelendi, hemen yanına koştu.
-İDİL İYİ MİSİN N'OLDU?
O sırada bunu duyan sınıf arkadaşları,
-SENİN YÜZÜNDEN BU HALDE GERİZEKALI, ONU BUNU HALE SEN GETİRDİN! BİR DE UTANMADAN SORUYORSUN!
Ceylin gittikçe sinirlenme başladı. Daha ne bok yediğini bile bilmiyordu.
-DAHA NE YAPTIĞIMI BİLE BİLMİYORUM, AÇIKLAMIYORSUNUZ DA!-SEN İDİL'E İFTİRA ATTIN SANKİ BİLMİYORMUŞ GİBİ YAPMA! ACINASI DURUYORSUN!
Neyden bahsettikleri hakkında zerre fikri yoktu, şu an tek isteği İdil'in ağlamasına mani olmaktı. Sınıf arkadaşlarına ciddi bir şekilde,
-"Ne iftirasından bahsediyorsunuz?" diye sordu.
-SEN SINAVDA İDİL'DEN KOPYA ÇEKMİŞSİN AMA SONRA MÜDÜR BUNU FARK EDİNCE İDİL'İN KOPYA ÇEKTİĞİNİ SÖYLEMİŞSİN! BUNU EN YAKIN ARKADAŞINA NASIL YAPARSIN? SENİN YÜZÜNDEN DİSİPLİN CEZASI ALACAK!

GÖZYAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin