t i

40 5 0
                                    

sehun | luhan

"aç artık şunu..."

"efendim?"

"sehun.. sonunda. nerdesin? iyi misin?"

"iyiyim, biraz fazla içmişim sadece."

"emin ol, sesinden belli oluyor. seni almamı ister misin?"

"..."

"sehun?"

"..."

"sehun? cevap ver."

"..."

"bari nerde olduğunu söyleseydin aptal."

Luhan söylene söylene, telefonu kapattı. Muhtemelen oturduğu yerde sızmış kalmıştı. Nerde olduğunu düşünmekle zaman kaybetmek istemediğinden evden hızlıca çıktı. Yolda aklına gelen her yere bakacaktı. Arkadan gelen yüksek ses yüzünden barda olduğunu anlayabiliyordu.

Ama hangisinde?

Hatırlamaya çalışıyordu. Hep gittikleri, beraber bokunu çıkarana kadar içtikleri barı hatırlamaya çalışıyordu. Çok canlı bir yer olmadığı için rahat olabiliyorlardı.

Arabayı hatırladığı kadarıyla bara doğru sürüyordu. Girdiği yol ona tanıdık gelince gülümsedi. İlerledikçe barı görmeye başladı. Yakınlarda bir yere arabasını park etti. Hızlı adımlarla içeri girdi.

Gözleri Sehun'u arıyordu. Elleri masanın üzerinde uyuklayan siyah saçlı adama yaklaştı. Adımları masaya yaklaştıkça Sehun kafasını kaldırdı. "Bu kadar hızlı geleceğini tahmin etmemiştim."

Luhan yanına oturdu. Yüzüne bakamıyordu ama yanında olmak onu son dört yılda olan her şeyden daha mutlu, huzurlu etmişti. "Gidelim mi?"

"Saçlarımı siyah yaptım. Fark ettin mi?"

"Ettim, çok yakışmış."

Sehun gülümsedi. Luhan'ın içi huzurla doluyordu. O gülümsedikçe mutlu oluyordu. Hep gülsün hep mutlu olsun istemişti. Sehun başını yukarı kaldırdı gözlerinin ağırlaştığını hissediyordu. "Beni eve götürür müsün?" Luhan, başını salladı. Sehun'un kolunu kendi omzuna atarak onu bardan çıkardı. Uzun zamandır ilk defa bu kadar yakınlardı. Kalbinin ağzında attığını hissediyordu.

Arabayı park ettiği yere gelince anahtarı cebinden çıkararak kapıların kilidini açtı. Sehun'u dikkatlice yan koltuğa oturttuktan sonra şöför koltuğuna geçti. Bir süre Sehun'u izledi. Gözleri kapalıydı ama uyumadığını biliyordu. Başını cama çevirmişti. Luhan önüne dönerek arabayı çalıştırdı. "Radyoyu açabilir miyim?" Sehun cevap vermedi. Evet olarak kabul etti. Rastgele bir kanalda durdu.

Talk to me softly
(benimle sakince konuş)

There's something in your eyes
(gözlerinde bir şey var)

Don't hang your head in sorrow
(üzülerek başını eğme)

And please don't cry
(ve lütfen ağlama)

jeg ventet, hunhan [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin