Herkesin başına geçip "Uyanın!"diye bağırdığımda vasiyetimi yazasım geldi,ak sakallı dede bana ellerini uzattığında "Amcağğ ben daha çok gencim!" dedim.Sonra herkesi kaldırıp mükellef kahvaltı soframa götürünce "Bana vuranlar yiyemez" diyesim geldi ama sonra herkes bana yavru köpek bakışları atınca acıdım..
-Ooo İdil ablacım bize sofra mı hazırlamış?
-Yoo size değil ki bu..
Okan bana "Benden başka abin mi var lan?" bakışlarını atarken ben de ona "Yok lan hadi geç otur aç ayı!" bakışımı atınca uykulu gözlerle masaya doğrulup yemeye başladı sonra da herkes oturdu.Yemeklerimizi yediğimizde hazırlanıp Anıl ın arabasıyla çıktık.Okula geldiğimizde bi kkız benim sıramda oturuyordu,buna nasıl cesaret edebilir,zaten yeni geldiği belliydi beni tanımamış..
-Sıramda oturduğunun farkında değilsin galiba..
-Hayır aslında bana söylediler ama ben burayı sevdim.
-Aa ne kadar güzel zevklerimiz uyuşuyor ama fikirlerimizin uyuşacağını zannedmiyorum.
-Ne?
-Yani ayaklan demek istedim,ah oysa ki ne kadar da inek bi tipin vardı bunu anlayamamana şaşırdım doğrusu!
-Tapulu malın mı?
-Evet!
Bu sırada elimdeki üşenmeyip kırtasiyeden çıkardığım sıra tapusu başlıklı kağıdı çıkardığımda kız şok olup "Kesin bu delidir çok takılmayayım.." bakışı atıp gitti ve ön sıraya oturacakken:
-Adın nedir küçük?
-Aysu.
-Teneffüste yanıma gel.
-....
-Teneffüste yanıma gel dedim!
-Peki.
Bu sırada küçük yerine oturdu.Edebiyat dersi en sevdiğim dersti ve Emel hoca en sevdiğim hocaydı.Sürekli gizemli edalarla şiirler okurdu ve bu çok hoşuma gidiyordu.Ayrıca bana şiirler ve eline ne geçerse getirdiği anlamlı yazılar okuturdu ve ben okumayı çok severdim..Bu ders de bitince yanıma kızı çağırdım ve onunla konuşmaya başladım;
-Sen..Buraya nasıl geldin?
-Ben İsveçten geldim,oradaki evimiz yandı ve orada bazı sorunarımız olduğu için buraya geldik..
-Bak ve beni dinle.Buralarda ben varımdır.Bir yerde ben varımdır diğer yanda öğrenciler ve sen öğrenciler grubuna giriyorsun,anladın mı küçük?
-Kendini bu kadar üstün görme derim..
-Hahahaha..Gerçekten çok komiksin ama beni zamanla tanırsın zaten bak ve olucakları görmeden önce düşün..
Ona gerçekten korkutucu bakışlar attığımda sınıfa geçtim ve kulaklıklarımı takıp cem adrian "Mutlu yıllar" ı açtıktan sonra uyumuşum,zaten adamın sesi huzur verici insanı uyutuyor.Zaten sonra Anıl gelip kolumu dürtünce tam küfür edip kafasına defteri geçirecekken ki zaten kafasına defteri geçirdim ama tam küfür edecekken eliyle ağzımı kapattı ve kulağıma dersteyiz diye fısıldadı..Lan gizemli çocuk bu da oğlum niye gizemli gizemli fısıldıyon la?
-Oğlum niye fısıldıyosun?
Bana James Bond bakışlarını atarken:
-Gizemli olmak bunu gerektirir..
-Anlıyorum Anıl..
-Mhm..
Bu sıkıcı konuşmadan sonra bütün bir biyoloji dersi boyunca telefonda oyun oynadık.Anıl sanki artık değişmişti.Bana eskisi gibi davranmıyordu..Eskiden gardaştık.kankaydık ama şimdi sadece yakın birer arkadaşız ama çok yakın birer arkadaş,neden böyle davrandığını bilmiyorum ama umarım sandığım şey değildir...