Merhaba arkadaşlar!
Yeni bir hikayeyle aranızdayım. Biraz gençlik hikayesi gibi olacak. Size bu kadarını söyleyebilirim. Başlangıç tarihi 25 Ocak 2022 Okumaya başladığınız tarihi siz de buraya not düşebilirsiniz.
Keyifli okumalar şimdiden.
******
Nur, her zamanki gibi okuldan eve dönüyordu. Beraber yürüdüğü arkadaşları evlerine geldikleri için o yalnız kalmış, yürümeye devam ediyordu. İlkbahar gelmiş, havalar ısınmaya başlamıştı. Okul formasının üzerine giydiği ince mont fazla gelmiş, terletmişti. Üzerinden çıkarıp beline sarmış, ağır ağır yürüyordu. Anne ve babasının geçimsizlikleri, kardeşlerinin yaramazlıkları okuldayken aklından çıkıp gidiyordu ama eve geldiğinde her şeyi sabah bıraktığı gibi buluyordu. Kahvaltı masası ortalıkta, kardeşleri yarı aç yarı tok sokaklarda oluyordu. Annesinin tembelliğinden, ucuz şaraplara ve sigaraya olan düşkünlüğünden nefret ediyordu. Babası akşama kadar esnaf lokantasında yemek pişirip müşterilerle ilgilendikten sonra eve geldiğinde gördüğü manzara karşısında çıkardığı kavga ve annesine attığı dayaklar Nur'u içten içe her geçen gün evinden annesinden, babasından uzaklaştırıyor, onlara düşman ediyordu.
*****
Küçük erkek kardeşinin altını değiştirip temiz bez bağladı. Annesi yan gelmiş yatıyor, dünya yansa umurunda değilmiş gibiydi. "Anneee! Kardeşlerim acıkmış. Ne yemek yaptın?" diye bağırdı odadan. Annesinden cevap hemen geldi:
"Zıkkımın kökünü yiyin yemek yerine. O bücür babana telefon aç, gelirken yemek getirip doyursun sizi."
"Sanki babamın lokantası orası. Saçma sapan konuşuyorsun anne. Yemek çalıyor diye işten atılsa daha mı iyi?" dedi bir taraftan da kardeşinin altından aldığı bezi dürüp büküp bir poşetin içine yerleştirirken.
"Ona bir şey olmaz, yeni bir iş bulur bücür..." Annesinin babası hakkındaki düşünceleri hiç hoşuna gitmemişti genç kızın. Babasından dayak yerken içi gidip, üzüldüğü ve onun için gözyaşı döktüğü annesi bu karşısındaki kadın mıydı? Olamazdı! Hayır! Böyle konuştuğu zaman bazen içinden yediği dayaklar için hak vermek geliyor, sonra bir suç işlemek üzere olan birisi gibi geri adım atıp tövbe tövbe diyerek bu düşüncesi için Allah'tan af diliyordu.
Çöp kutusunun içine fırlattı bezi. Salona gelip annesinin yanı başındaki içinde bir parmak kalmış şarap bardağına, önündeki içi dolu küllüğe, darmadağınık vaziyetteki kılığına tiksintiyle baktı.
"Hadi kalk, elini yüzünü yıka bari. Babam gelecek. Seni öyle görmesin..." diye uyardıktan sonra öfkeyle mutfağa doğru gitti. Küçük kardeşi de paytak adımlarla "aba, mamma," diye diye kızı takip ediyordu.
Sümükleri akıp dudaklarının üzerine yığılmış olan Can'a kendini tutamayıp bağırdı.
"Yok mama filan. Kes sesini Allah'ın cezası!" Ablasının bağırmasıyla yaygarayı basan Can, eti koparılıyormuş gibi ciyak ciyak ağlamaya başlamıştı. Eli ayağı birbirine dolaşan Nur, ne yapacağını bilememiş, içinden geldiği gibi refleksle kardeşine sarılıp kucağına almıştı. Hoplatıp sakinleştirmeye çalışıyordu. Belden yukarısını yay gibi kıvırıp geriye doğru atan Can, az kalsın elinden kurtulup zemine çakılacaktı. Zor zapt etmişti. Çocuğun akan burnunu bulduğu bir bezle silip mutfak tezgahına bıraktı. Kardeşini avutmak için ekmek kutusunun kapağını açtı. Bir parça ekmek koparıp eline verecekti. Bomboş bir ekmek kutusu görünce daha fazla dayanamadı. Can kucağında salona koştu. Annesinin elleri arasındaki şarap bardağını alıp salonun uzak bir noktasına doğru fırlattı. Bardak bir minderin üzerine yumuşak iniş yapınca kırılmamıştı ama dibindeki bir yudum şarap etrafa saçılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET TOHUMU
RomanceAşkın meyvesi bu sefer nefretti... Kitap kapağım @PrensesLadybug16 Tarafından sevgiyle yapılmıştır. ❤️