bir

70 18 30
                                    

   Sessiz Tokyo gecelerinden birinde, sarışın çocuk; yara bere içinde önünde dikildiği dairenin kapısının açılmasını bekliyordu gergince. Kapı açıldı, özlediği güzel yüz karşısında belirdi ve çocuğun gözleri doldu istemsizce (onu tekrar görebildiği ilk zamanlarda sıklıkla yaşardı bu durumu, alıştığını sanıyordu ancak yanılmış gibiydi). Yüzündeki, bir o kadar da vücudundaki, yaraların dolaylı sebebi olmasına rağmen uğruna daha fazla şey feda edebileceği kız endişeyle dikiliyordu kapıda.

   "Yine mi, Takemichi-kun?" Hinata bir iç çekti erkek arkadaşının dağılmış yüzüne bakarak. "Geç içeri, geç. Babam evde değil."

   Takemichi eve girip salondaki büyük koltuklardan birine oturduğunda Hinata, sadece Takemichi için bu kadar dolu olan, ecza kutusunu alıp gelmişti yanına. Evden, Hinata'nın ilaç kutularıyla çıkardığı tıkırtılar dışında ses çıkmadığı için şanslı saydı kendini yaralı çocuk.

   "Bu sefer niye kavga ettin?" Kahverengi sıvıya bulanmış pamukla uğraşırken sordu Hinata, sesi durgun geliyordu. Endişelendiği zamanlarda onun tarafından azarlanmaya alışan Takemichi için bu, daha kötü bir durumdu. Hinata üzülüyor ve Takemichi'ye, nasihat yerine geçebilecek sözleri dahil, bir şey söyleyemiyordu.

   "Ben etmedim Hina, gerçekten! Sadece, biliyorsun, Toman'a yeni girdim ve bazılarıyla henüz tam kaynaşamadık. Ufak bir anlaşmazlık yani, önemli değil." Kız arkadaşını rahatlatmak ve kızgınlığını almak adına sıraladı Takemichi cümlelerini.

   "Çete üyesisin Takemichi-kun, bunlar hep olacak artık."

   "Ah, evet..." Hinata'nın düzelmeyen ses tonuyla yutkundu tedirgince. "Girmem gerekti. Yoksa tehlikeli çete işlerine karışmak yerine seninle vakit geçirmeyi tercih ederim, hiç düşünmem bile."

   Hinata gülümsedi, güzel dudaklarındaki tebessümün gerçek olup olmadığını merak etti Takemichi. "Anladım, Takemichi-kun, ama çete üyesi olman gerekiyor."

   "Evet." mırıldandı Takemichi. Senin için.

   "Hina." diye seslendi sonra, kızdan bir tepki alamayınca tekrarladı. "Hey, Hina!"

   Hinata irkilerek kaldırdı başını, ilkinde duymamış gibiydi ki sarışının yükselen sesiyle yerinde sıçradı hafiften. Büyümüş gözleri Takemichi'deyken, Takemichi devam etti.

   "Özür dilerim." Hinata anlamamış gibi bakıyordu kendisine. "Seni endişelendirdiğim için özür dilerim. Bir de eczane masrafları için tabii." Burada kızı sessizce de olsa güldürmeyi başarmıştı.

   "Dert etme bunu."

   "Senin benden hoşlandığını öğrendiğimden bu yana hep aynı şeyi düşündüm, biliyor musun? O benden daha iyisini hak ediyor, neden ben? Neden beni seçti? Hâlâ bir cevap bulabilmiş de değilim buna. Ancak vazgeçtim bunun nedenini aramaktan. Madem Hina beni seviyor, ben de ona layık değilim yerine ona layık olmalıyım diye düşünmeye başlayacağım, dedim kendi kendime. Hina'ya layık olacağım, onu mutlu edeceğim, onu koruyacağım."

   Hinata'nın gözleri, biraz önceki yoğun endişe ve üzüntüsünün de katkısıyla, gözyaşlarıyla sulanmıştı Takemichi'yi dinlerken. Araya girecek gibi oldu, ona "Sen bana yetersin, böyle düşünme." demek istedi ama izin vermedi Takemichi.

   "Ama seni nasıl koruyabilirim ki? Önümdekine iki yumruk sallayamayan, işe yaramazın tekiyim ben. Bunu sen de biliyorsun. Tek başıma hiçbir şeyi beceremem. Ancak şimdi arkamda, bölgeye ağırlığını koyan bir çete var. Mikey-kun var. Tek başıma yapamasam da onların yardımıyla koruyabilirim seni. Ya da böyle kandırmayı seçiyorum kendimi, böyle avunuyorum, bilmiyorum. Ama ne şekilde olursa olsun, seni koruyacağım ben Hina. Her şeyden ve herkesten. Bu yüzden, bu yolda yanlış bir şey yaparsam veya seni üzersem, lütfen zamanı geldiğinde beni affet. Olur mu?"

   Hinata; her zaman duygularını uçlarda yaşayan, gülmek istediğinde gülen ve ağlamak istediğinde de ağlayan bir kızdı. Şimdi olduğu gibi. Gözyaşları yanaklarından aşağı yuvarlanırken parlak, güzel bir gülümseme bahşetti Takemichi'ye. Takemichi'nin içi ısındı.

   "Teşekkür ederim Takemichi-kun. Çok teşekkür ederim, ama lütfen benim için çok endişelenme. Ben iyiyim, büyük çetelere ihtiyacım yok. Sen ol, yeter."

   Doğruldu çöktüğü yerden, elindekileri bir kenara bıraktı ve kollarını dikkatlice Takemichi'nin boynuna sardı. Sıkıca sarılıyordu ona içinde birikmiş duygularıyla. Takemichi de, ağrılarını umursamadan, kollarını Hinata'nın beline sardı ve öyle kaldılar bir süre boyunca, onlara ne kadar lazımsa. Birbirlerine ne kadar ihtiyaçları olduğunu bir kere daha fark etmişlerdi ve Takemichi, bir kere daha söz verdi ne pahasına olursa olsun kollarındaki kızı koruyacağına.

   Salonda başka biri göründü az sonra, küçük Naoto odasından çıkmış yumruk yaptığı eliyle gözlerini ovuşturuyordu. Ardından gözlerini araladı, ablasını ve sarışını koltukta sarılırken görünce şaşırdı. Onu daha çok şaşırtansa, Takemichi'nin ona gülümsedikten sonra dudak hareketleriyle söylediği şeydi. "Başaracağım."

çerezlik ama takehina sevgim için<3 bir sonraki bölümü de atıp bitiriyorum hemen

On İki Yıl | takehina ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin