Bir şeyleri kesiştirmeliyiz Mûrteza
Saçların değmeli boyuma
Huylanır gibi olup sakınmalıyım senden,
Bahçede kuşlar tüm neşeyle öttüğünde anlamalıyım
Sen bana kalan bir zaman kaçkınısın
Bilirdim oysa unutmuş ya da denenmiş olmalıyım
Ellerin ellerime kelepçeden bozma bir intikam sancısıydı
Seni arardım gecenin kara koynunda
Kimse bulamazdı da zannederdim
Ki bulunana dek can kuyumdan...
Çekip çıkardığın çömlekler binbir hırsla dolandı
Boynuma ve kaldı kanımla teninin arasında
Ben seçtim ismini bozularak öteye doğru
Saçlarım ağrırdı güneş sürüldükçe adımlarına
Yanmanın kızılca kıyameti daha dün koptu
Sen sokaklarına buğulanmış bir yaşamak bıraktın
Hacerül Esved taşı kadar sahiciydi gözlerin, kandım.
Kırk günün kırkını da sardım sırtıma arınarak
Ölümün kıyısında bildirdin sen ağarmayı,
Bildim ki hüküm gebelenmek değildir yarına
Kopuk çırpınışlar taşır baba bakışlarında
Sonsuz bir diriliştir kirpiğine düşen sızılı damla..