19. Bölüm - Şenlik | 1

712 124 90
                                    


Su bolsa suzuk bolsa | Su olsa, temiz olsa

Érikta ékip tursa | Arkta akıp dursa

Aşik bilen meşuklar | Âşık ile mâşuklar

Yan hoşna yékin bolsa | Birbirine yakın olsa

-Yibo'nun defterinden

*Uygur halk koşaklarından alıntıdır.

***

Günler geçmiş, hazırlıklar bitmiş, kağanlar ve prensler kendi içinde bazı kararlar almış ve en sonunda şenliğin gerçek heyecanı meydanları sarmıştı. Çocuklar ve Gencer -evet, Gencer; bu kadar görev yeter, diyerek şenlikler için gelmişti- çadırlar arasında koşuşturuyor, bu çocukların yaşıtı olan Gökalp bir gözü dayısında, diğeri koşuşturan çocuklarda kestirmeye çalışıyordu: çocuk olup onlarla koşmalı mıydı, yoksa Iraz hakanının yeğeni gibi dosdoğru durmalı ve gelenleri ağırlamalı mıydı?

Zhan tam da Gökalp'in bu kararsızlık içinde çırpındığı bir anda gördü onu. Çadırın içindeki satıcıyla konuşmak için duraklayan Yibo'yu hafifçe dürttü. Yibo gözlerini önce onun güzel yüzüne, sonra bakışlarıyla işaret ettiği yere çevirdi.

Gökalp'in bir eli sırtında, diğer eli belindeki tahta kılıca yakın bir yerdeydi. Omuzları dik, bedeninin ağırlığı hafifçe bir ayağına verilmiş şekilde yan duruyordu. Normalde rahat bir duruş olması gereken bu duruş şu an yeğeninde kasıntı duruyordu.

Yibo önce kendine baktı, sonra yeniden kendisini aynalayan yeğenine.

Zhan'ın bir şey anlatmak ister gibi dudak büktüğünü ve omuzlarını silktiğini gördü.

Ani bir hareketle kolunu yanından koşarak geçen Gencer'in boynuna attı. Gencer karşısına çıkan, doğrusu boynuna dolanan bu ani engelle savrularak durdu.

Yibo ciddi bir sesle buyurdu. "Gel bakalım Gencer Bey! Neden buradasın açıkla."

Gencer anlık fakat yapay bir endişeyle açıklamaya girişti. "Söyledim ya kağanım. Komşularımız iyiler, Tukalıları savurduk. Biraz olsun eğlenmek benim de hakkım değil mi? Dilime bir yudum olsun kımız değmeyeli aylar oldu, gül yüzünüzden de çok uzak kaldım, ayrıca-"

"Gencer." Dedi Yibo. Sesindeki gizli alayı fark eden Gencer kollarının arasından dikkatle ona baktı. "Ben olmadan..." Kıymetli kağanı öfkeli-ymiş gibi- bir soluk aldı. " nasıl çocuklarla koşuşturursun?"

"Ha." Dedi Gencer. Yibo'nun güçlü kollarından kurtulup koşmaya başladı. "Böyle."

Yibo hemen ardından atılırken Zhan uzaktan Gökalp'e seslendi. "Gökalp! Yakala!"

Yibo'nun kendisinden beş karış kısa benzeri hızla öne atıldı, bir erkeğin ellerine benzemeye başlayan çocuk elleri Gencer'in beline dolandı. Dayısına baktı. "Yakaladım dayı!"

Yibo Gencer'in kafasına öylesine bir vurdu. Sonra arkadaşını, diğer çocuklarla oynaması için gönderdi. Ellerini yeğeninin iki yanından beline koyup onu havaya hoplattı. "Aferin sana." Gökalp'i tekrar yere indirirken kısa bir anlığına Xiao Zhan'a değen bakışlarında sevgi ve neşe vardı. Doğrudan yeğeninin gözlerine bakabilmek için dizinin üzerine çöktü. Bir eli onun omzunda, diğer eli uzakta bir yeri göstererek, "Şimdi git de oyun oyna biraz. Yoksa İlbilge arkadaşın Mete'yi çalacak." Diye fısıldadı.

Gökalp bakışlarını hızla dayısının gösterdiği yere çevirdi. İlbilge ve Mete tahta kılıçlarını tokuşturuyor, daha doğrusu, İlbilge, hırçın tavırlarla -ısrarla birlikte uyumak istediği- Mete'ye saldırırken Mete savunmada kalıyordu. Gökalp birden oraya koşmaya başladı. Uyaran bir tonda kardeşine seslendi. "Kız, İlbilge! Dur! Dur diyorum, dursana!"

CasusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin