Niye Ben?

183 10 1
                                    

Filmlerdeki gibi gözlerimi açınca pencereden gelen tuhaf bir ışık sezip oraya bakmak isterdim ama bugün hava yağmurluydu.

Bir yanım yatağımla nikah tarihini almak isterken diğer yanımda beni uyanmaya zorluyordu. Bugün kaçmak istiyordum. Çok uzaklara beni asla bulamayacakları bir yere...

Karnımın gurultusu bunu bozdu. "Anağğğğğ ölüyoom ben anağğğ yardığm et bana anağğğ açlıktan geberecem anağğğ- " sözüm kesildi tabi başıma atılan yastıkla. "Ne var ya burda ölücez bi ağız tadıyla öldürmüyonuzda." Annem artık dayanamadı "Tamam sus İdil hayatımın tüm pozitif enerjisini aldın yeter kalk kahvaltı hazır." Dur bir dakika bir dakika.  Fazlasıyla şaşırmıştım. Annem. bana.yemek. yapmak? Fazla ilginçti.

Uçarak merdivenleri atlattım. Kahvaltı masasını görünce bırakın ağzımın "O" şeklinde açılmasını burun deliklerimle birleşip "Ö" oldu. Valla beyaz çoraplı premsim görseydi bu halimi heralde intihar felan ederdi.

Neyse bana bakan cipslere yumuldum. Ben cips canavarıyım tımam mı hıh. En az beş cips yemistim. Hemen aynanın karşısına gecdim. Ufak bir sevinc dansini bitirdim. Evet dogru o kadar cipse inat hala kilo almamıştım.

Allah beni seviyor ya diye düşünürken telefonum titredi. Irmakdan gelmişti. Ne!! Allam ana geliyorum solucana yb mi gelmistiiiiii. Gözlerim çıkacak diye bi ara korktum. Sacmalamayin tabiki gözüm cikti mı diye merak edip parmağımı gözüme sokmadım.

Hemen okumam gerekiyordu. Ama bana bu psikopatlar şehrinde aldığım en güzel haber olunca başladım ırmağa dua etmeye. Allah tuttuğunu altın etsin. Allah sevdiklerini ayirmasin. Irmakdan once okumam gerekiyordu. Ama Irmak bu benden önce hikayeyi okumaya başlamış. Yıldırım hızıyla telefona yumuldu.

Ne demek internet çekmiyo. Lanet olsun yaa. Tmm kabul ediyorum taşındığımız yer uçurum kenarında olabilir ama yıl olmus 2015 dAha ne internet çekmemesi hayır yani anlamda veremiyom ki.

Neyse bir kaç dakika sonra çekmeye başladı. Iki dakikada bölümü bitirmiştim. Saate baktım daha 3. Yedi kez okuduğum solucan kitabini sekizinci defa okuyup bitirmiştim. Saate yine baktım.

Ciddi olamazsınız. Sadece bir saat geçmiş. Cumartesi niye bu kadar bostu ki.

Pencereden dışarı baktım. Yağmur yağıyordu. Yağmur ve sis. Muhteşem ikili. Karanlığa bayildigimi size soylemis miydim. Her yer karanlikti.

Evet ilginç güneş olması gereken zamanda karanlık ama hoşuma gitmişti. Bu havayı kaçıramam diyerek dışarı çıkmaya karar verdim.

Tam kapıyı açtım çıkıyordum ki kolumu birisi yakaladı. Söylemem gerekiyor muydu ki. Derya sultan karşımda buz mavisi renkteki gözlerini bana dikmiş bekliyordu. Ne olduğunu sordum.

Anam: Disarisinin senin için güvenli olduğunu sanmıyorum.
(Aaa ciddi mısın ana o zaman niye burada yaşıyoruz ve neden buraya taşınma gibi bir istekte bulundun anlatsana biraz. )Iç sesimi ayakta alkışlarken en masum sescigimle sordum.

Ben: Peki Derya Sultan sen yeterki iste.

Annem tatmin olmuşa benziyordu. Hemen odama ışınlandım. Sacmalamayin tabikide uslu bir kız olmucaktim.

Cami actim. Yere baktim. Cidden çatı katında olmama rağmen atlayabilirdim. Tam ayaklarimi dışarı çıkarmış oturuyorum alttan bir ses geldi.

"Napiyon sen orda güzellik! "

Sadece bunu hatırlamak için neler vermezdim ama öyle olmadı tabikide. Alttan gelen sesin kucağına düşmüştüm. Kimdi bilmiyorum ama çok pis hesap soracaktım.

Kendime geldigimde farkettim. Çocuk çok meteordu. Hemde baya bir meteordu yani. Gözleri buz mavisi. Fazlasiyla soğuk bakıyorlardı. Üzerindeki kıyafetler simsihaydi. Kumral saclari vardi ve saçı daginikti. Bu onu BADBOY gibi gosteriyordu. Ama yakisikliligina yakisiklilik katıyordu.

Dün gece olanlar aklıma geldi. Beni Mert'in elinden kurtaran Rüzgar. Sanirim yine karsilasmistik. Sessizliği ben bozdum.

İdil: beni hemen yere indir seni pis piskopat!!!

Rüzgar: bana baksana sen sakin bana bir
Daha emir verme senin icin cidden iyi olmaz.

Bunları derken beni yere nazikçe(!) indirmisti.

İ: Sana mi sorcam be sus!!!
R: sanirim anlatamadım ne istediğimi!

Beni duvar ile arasına almıştı nefesi yüzümü yalarken garip bir rahatlama hissediyordum evet ilginçti biliyorum. Boynumu sıkmaya başladı.
R: hemen özür dile benden. Yada su an seni burada becermemem için bir neden söyle-

Lafını kesen bu sefer ben değildim. Annemdi. Bağırıyordu. Adımı söyleyerek yüzünden belliydi çok telaslandigi.

İ: yetmez mi bu?

Birden boynumu sıkmayi kesti ve bileğimi kavradı. O önden ben arkadan kosuyorduk. Daha doğrusu o koşuyordu bende surukleniyordum.

Bir kaç dakika aralıksız beni peşinden sürükledi. Sonra ani bi duruş yaparak üzerine cuvallanmama sebep oldu. Ben altta Rüzgar üstümdeydi. Ve onun gibi piskopat birisi ile bu durumda olmaktan memnun kalmadigimi söyleyebilirim.

Rüzgar bana sinirlenip bağırıp çağırırken ben etrafı suzuyordum. Sol tarafımızda evimtrak -vurmayin bana ben daha çok gencim- bir şey duruyordu.

Ben baktıktan bir kaç saniye sonra rüzgarda bakdi. Gülümsedi. Lan lanet olsun ya çocuğun gamzeleri vardı. Bende de vardı ama gamzeler onda bile başka bir hava yaratıyordu. Yine bileğimden tuttu ve yürümeye başladı ama bu sefer daha nazikti.

Kapıya kadar geldiğinde durdu ve konuştu.

R: bak kızım burada Kalacaksın ama yokmussun gibi davranicaksin anlaştık mi?

Sessiz ve ürkek bir sesle anlaştık dedim ve bana gülümsedi. Gözümü kapatmami istedi. Ikiletmeden uyguladım. Acaba bu kapının arkasında beni neler bekliyordu fazlasıyla merak etmiştim...

Can cagizlarin nassiniz umarim beğenirsiniz ya. Neyse elim ağrıdı yeter daha.

Pis PiskopatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin