Love's a state of mind
Rhiannon 1977
Estelle storm kelimenin tam anlamıyla kusursuz dedi steve.Elindeki kadehi ay'a doğru uzattığında gözlerini kapattı.Ayın ışığı ona sevgilisini hatırlattı.Pürüzsüz teni,kan kırmızı dudakları,yılan saçları onu tanrılaştırıyordu.Yaşadıkları uçsuz kasabadaki en güzel kadındı estelle.
Her şey yolundaydı.Estelle ve steve mutlulardı.
Ta ki kasabadaki o korkunç olay dedikodu yayılana kadar.
Söylenenlere göre estelle ölü bir kuşu tekrardan canlandırmıştı.Ama bu nasıl mümkündü? Estelle sıradan bir insandı.
"Bu nasıl mümkün olur emma? Yanlışlık olmalı."dedi kasabanın şefi elindeki sigarayı yere atarken.
"Gördüm! Ben de yanıldığımı sanmıştım.Ama sonra öğrendim jess bana her şeyi anlattı.Estelle bir cadı! O cadıların torunu."
"Sana lanet olsun jess! Lanet olsun sen bir pisliksin." Estelle köylüler tarafından sürüklenirken çığlık atıyordu.En yakın arkadaşı ona ihanet etmişti.Jess bundan pişmanlık duymamıştı.Dünya böylesine bir cehennemdi, her zaman en sevdiklerin sana ihanet ederdi.Estelle'nin bedeni ateşler içinde yanarken kız acılar içinde çığlık atıyordu.O gece steve onu kurtarmaya dâhi gelmemişti.Hatta estelle'den nefret etmişti.O iğrenç bir cadıydı.
Estelle tüm vücudu ateşler içinde yanarken anladı.Bu dünyada en sevdiklerin senin canını yakardı.
Önce sevgilin daha sonrada en yakın arkadaşın her zaman en büyük düşmanındı.