BÖLÜM 2

228 17 8
                                    

Genç kızın söylediği şeyle onu sevenlerin hepsi kitlendi. O an öyle bir andı ki zaman durmadı da akmadı da. Mekan ve zaman çakışmıştı sanki. Kimse onun bunu yapacağına ihtimal vermiyor, vermek dahi istemiyordu.

"Ne demek ben giderim? Aybike delirme. O öldü. Ölenle ölünmez!"

Oğulcan aralarında Aybike'ye bu konuda en sert çıkandı. Çünkü ona çok düşkündü ve ölüm onu alıp gitsin istemiyordu. Ölüm değil, Oğulcan Aybike'ye sarılsın istiyordu.

"Duydun işte. Ben giderim o gelmezse. Bana seni bırakmayacağım dedi. Sözünü o tutmazsa ben onun yanına giderim."

Asiye delirecek kıvama geldi. Ama içindeki çığlıkları bir tek o duyuyordu. O da Aybike'nin bu haline dayanamıyordu.

"Aybike bırak zırvalamayı. Yeter artık! Gelmeyecek. Öldürme kendini. Yapma bunu kendine."

Sonlara doğru sesi alçaldı ve yalvarır gibi çıktı Oğulcan'ın. Hepsi yıkılmıştı. Ortam öyle gergindi ki makasla tutup kesilecek bir gerginlik vardı aralarında. Artık soyutluktan çıkmış ve somut olmuştu.

"Aybike sen Berk'in yokluğuna, biz de senin bu hallerine alışamadık. Ama artık dön aramıza. Lütfen."

Konuşan Ömer'di. O da acı çekiyordu. Berk son zamanlarında hepsiyle iyi anlaşıyordu. Hatta Oğulcan'la bile. Onun ölümü büyük bir yıkım oldu. Herkesin yıkımı.

O gün Berk, Aybike'nin dengesini kaybedip düştüğü gün, korkup arabayı hızlıca hastaneye sürmüştü. Halbuki Aybike'nin ciddi bir şeyi yoktu. Birkaç ezikle kurtulmuştu. Ama Berk için aynıları geçerli değildi.

Berk sevdiğine gelirken ölmüştü.

Aybike'nin zihninde her şey bir bir tekrar etti. Katlanamıyordu. Berk'in tutmadığı sözleri yüzünden kendine mi yoksa Berk'e mi kızgın kestiremiyordu.

"Çıkın tek kalmak istiyorum."

Son sözü bu oldu genç kızın. Hepsi bir süre daha sessizce durup sustu. Asiye hepsini sanki aralarında sessiz bir anlaşma varmış gibi ikna etti ve onu yalnız bıraktılar.

Aybike yatağına uzandı ve düşündü. Yapabilir miydi? Sevdiğinin yanına gitmek için onu seven onlarca insandan vazgeçer miydi? Sonuçta sevdiği ona gelirken ölmemiş miydi?

Gözlerini yumdu. Mezarın üstüne sinmiş kokusunu soluyarak uyudu. O koku kabuslarına sinecek olsa da sevdiği gibi kokuyor diye o kokuyla huzura kavuştu.

Ama onun sevdiği toprak kokmuyordu ki. Kokamazdı.

Aybike engel olmaya çalışsa da içinde hâlâ sevdiğinin geleceğine dair bir umut vardı.

Kimseye bu hissi açıklayamazdı. Ama vardı işte.

Durumu kabullenerek gözlerini yumdu ve kendini uykuya bıraktı.

...

Rüyasında yine sevdiğini gördü Aybike. Yine kendine engel olamadı. O hep sevdiğine kaybedecekti...

"Sevgilim, ölmüşsün sen. Öyle diyorlar. Mezarına gittim bugün. Mezar kokuyor hâlâ üstüm. Sen kokuyorsun diye çıkarmadım üzerimden. Ama sen toprak kokmazsın ki..."

Genç kız kekelemeye başladı. Sevdiği onu âşık bakışlarıyla süzdü. Aybike dizlerinin titremesine mâni olamadı. Yere, dizlerinin üzerine çöktü.

"Ölmüşsün Berk. Sen ölüymüşsün. Bana ölenle ölünmez diyorlar. Ama senin öldüğün gün benim tek bir parçam kalmadı vücudumda, ruhuma dair. Öldün, beni de öldürdün."

AYBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin