Hyunjin, hayatıma gireli bir hafta olmuştu. Her şey yeterince sıradan ilerliyordu. Ben, Changbin ile sevgili olmuştum mesela. Hyunjin ise huysuzluk yapmış ve benim ile uğraşmıştı, annemi aramıştı. Annem ise ona benim hayatıma karışamayacağını söylediğinde ona güzel bir kapak olmuştu.
Şimdi ise: Changbin ile bar tarzı bir yere gidicektik. Tabii sadece ikimiz olmayacaktık. Seungmin, Chris ve Jeongin de olucaktı. Üstümü giyinip, uzun sarı saçlarımı şekillendirip evden çıkmıştım. (Aşağıda kimin ne giydiğini görüceksiniz.)
Kapıda motoruna yaslanmış, kollarını bağlaç yapmış Changbin'i görmem ile yutkundum. Tanrım... Fazla iyiydi. Bazen Changbin'i saklamak istiyordum. İçime, en derinlerime. Sadece ben göreyim, kimse onu benden almaya çalışmasın, kimse onu üzemesin istiyordum. Hoş Changbin ile olan fotoğraflarımı bile biri Changbin'i beğenir diye atmıyordum. Evet kafayı yemiştim."Çok güzel olmuşsun güzelim. "
"Teşekkür ederimm~ sende fazla nefes kesicisin sanki? "
Diyip, ona doğru adımladım ve ellerimi boynuna doladım. O ise, dudağıma kelebek kadar minik bir öpücük koyup geri çekilmişti."Hmm... Öyle mi olmuşum? "
Güzel sesini kulaklarım da hissetmem ile sertçe yutkundum. Pekala bu adam fazla tehlikeli idi.Belime sardığı kollarını tutup, kulağına doğru eğilip "hmhm, öyle olmuşssun" dedim, kalın sesimle. Şimdi ise o yutkunmuştu.
"Hadi gidelim artık. "
Aldığı kaskı bana takmış, sonra ise kendi kaskınıd giydikten sonra motora oturmuştu. Ben ise beline sarılıp tutundum. Çok geçmeden bara gelmiştik zaten.~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bara geleli yarım saat kadar oluyordu ve iyice kendimizden geçmiştik aslında ama ben yerimde duramadığım için piste kalkmış, peşimdem Changbin'i de süreklemiştim. Yoruluncaya kadar dans edip masaya doğru adımladık. Masaya geldiğimde Hyunjin'i görmeyi beklemiyordum, doğal olarak, Jeongine açıkla dermişçesine baktığım zaman,"hyung, buradaymış davet ettim. Hocamız sonuçta değil mi? " şeklinde açıklamıştı kendini.
Sinirle soluyup, yutkundum alkolin verdiği etki ile pek sakin kalamıyordumda zaten.
Changbin sinirlendiğimi anlamış olacak ki,
"İyi misin? N'oldu? " diye sormuştu. Bir şey demeden oturdum masaya. Tek boş yer Hyunjin'in yanı olduğu için onun yanına Changbin ile birlikte oturmuştum. Herkes sohbet ederken ben deli gibi içiyordum. 4.bardağımın sonuna geldiğimde ise tanıdık ses kulaklarımı doldurdu."Fazla içmedin mi Lix? "
Yıllar, yıllar sonra böyle seslenmişti bana.
O burukluğu hissettim içimde. Koyu irisleri bile bedenimi titretmeye yetiyordu zaten oda bunun farkındaydı. Ona nefret duyduğumu söylemiştim değil mi? Tamamen yalandı. Bana yaptığı onca şeyden sonra bile nefret edemezdim ki ondan. Muhtaçtım, sesine, kendisine, kokusuna, varlığına her şeyine muhtaçtım ona. İnsanlar böyle işte: ne kadar zarar versede karşisinda ki kişi, vazgeçemez ondan. Bende bir aptaldım hâlâ vazgeçemedim ondan. Hayatımı sikip atan bu kişiden vazgeçemiyordum.
İnsanlar dökülen yapraklar gibidir, sessizce kaybolan, aydınlık ve çaresiz, yapraklar gibi. Çürümüştüm. Toparlanmış halimdi bu ve ben çürümüştüm. Eski neşem, eski Şevk'im, eski heyecanım hiçbiri yok şimdi tek ihtiyacım olan kişi karşımda, tüm benliğimle ihtiyacım var ona ama ona ulaşamıyorum. Yasak elma gibi o benim için. Bana karanlık cennet'ler sunan bir yasak elma ve ben ona ulaşamıyorum. Bana vaat ettiği karanlık cennette boğulmaya bir o kadar hazırımkç oysa ki... Ney engel bize? Eskiden olsa onun yokluğu derdim ama şimdi karşımda idi. Varlığı ile kutsuyordu beni. Şimdi ise farkındayım. O kadar çok bağlıyım ki ona, bana yaşattığı şeyleri unutucak kadar bağlıyım. Kendisi, bir zehir evet Hwang Hyunjin zehrin ta kendisi. Ama zehrinde boğulmayı göze alıyorum ben. Ondan gelen zehir öldürmezdi beni, varlığımı hissettirirdi. Bulunduğum ortamda o kadar çok kişi, o kadar farklı kokular vardı, ama ben sadece onunkine odaklanmıştım. Onun kokusu nefes demekti benim için, varoluş sebebimi kanıtlayan bir nefes. Yıllar boyu nefes almamıştım sanki onun yokluğunda, onun kokusu ile yanıp tutuştu ciğerlerim. Her şeyi ile tapabilirdim ona yıllar önce olduğu gibi daima tapardım ona. Ben bu yoğun karanlık düşüncelerim ile boğulurken fark etmemiştim bile ağladığımı. Gözümden dökülen yaşlar Changbin tarafından siliniyordu. Ve endişeli bir ses ile n'olduğunu soruyordu bana. Cidden ne olmuştu? Neyom vardı? Bu kadar acizdim? Bu kadar mı bağlıydım ona? Neden bu kadar berbattım ki?
Ayaklandım nereye gittiğimi bilmiyordum. Ayaklarımın beni götürmesine izin verdim ve kendimi kaldırımds otururken buldum. Farkındaydı sanki evren her şeyin, hava o günkü ile aynıydı. Ben bu gün bu sokakta yanlız olduğumu düşünüyordum fakat hüzün ve keder o gün benimle, bizim, ile olucaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teacher-Omegaverse ||HyunLix
Fantasysınıfa girdiği gibi hissetmiştim o, baskın alfa kokusunu. daha da önemlisi o olduğunu anlamıştım o'ydu. hasret kaldığım koku ile yanıp kavruldum o an. herşey yeniden başlayabilirdi?