🖇5

573 54 33
                                    

Ben yerde topaç gibi dönerek kalkmaya çalışırken Eren, gülmesini bastırmaya çalışarak bana yardım etmeye çalışıyordu. Kostümüm her ne kadar mükemmel ötesi olsa da, şişme olduğu için düşünce hayatta kalmak zordu.

"Tamam, oldu işte." dedi bir anda beni iki kolumdan yakalayıp havaya kaldırdıktan sonra.

"Teşekkürler." diye mırıldanabildim sadece. Cidden utanç vericiydi.

Ben ona bakmazken yeniden konuştu. Hemen gider sanıyordum ama bunu yapmaması hoşuma gitmişti.

"Buralarda mı... Yaşıyorsun?"

Şimdi ne demeliydim? Light Yagamicilik oynama zamanıydı. Ya da L mi olsam... Onu daha çok seviyordum. En azından bir anda tanrı moduna geçen Light gibi bozulmamıştı, sadece arkadaş istiyor-

"İyi misin?" diye sordu, içten içe verdiğim savaş yüzünden tuhaf bir şekle giren yüzüme karşı.

"Ee, evet ben iyiyim. Bu kostümden olsa gerek." deyip azıcık sallandım. Tütüsünün yaptığı hareketler hoşuma gidiyordu.

"Eee, burda mı yaşıyorsun?" dediğinde ısrarcılığı karşılığında kafamı salladım.

"Evet buralardayım. Sende öyle deyince merak etmiştim."

Kafa salladığında bu sefer ben onu süzdüm. Basit bir pijama gitmiş ve üzerine hırka almıştı, saçları her zamankinden daha dağınık bir şekilde topluydu. Öğle saatine yakınız diye belki okuldan kaçmıştır, yemek yemeye çıkmıştır falan diye düşünmüştüm ama anlaşılan bugün hiç okula gitmemişti.

"Okula gitmedin mi? Hasta mısın?"

Bir anda yürüyeme başlamıştık. Onu böyle takip etmem ne kadar doğru bilmiyordum ama geri dönesim yoktu.

Sorumu duyunca insanlara bakmayı bırakıp bana döndü. "Gitmedim ama hasta falan değilim. Taşınıyoruz."

"Aa, anladım." dedim ve sakince önüme döndüm ama içimde havai fişekler patlıyordu! Anlaşılan yakın bir yere tanışıyorlardı, bana yakın bir yere!

"Sen neden gitmedin?"

Bu kostüm için, demek adına ağzımı açmıştım ki; konuşamadım. Daha fazla rezil olmaya gerek yoktu. "Uyuyakalmışım." diye uydurup güldüm.

Durduğunda bende durdum. Tuhaf bir ortamdı. Birbirimizi hiç tanımıyorduk, daha doğrusu o beni tanımıyordu ve en fazla 10 mesaj sonrasında, tuhaf bir kostümle yanında bitmiştim.

Kendimi tuhaf hissetmeye başlayacakken duyduğum melodi ile yerin dibine girmek istedim.

Senin o içtiğin ot değil kenevir
Sen yakın ateşle vur çevir
sonra tripler kalemimi delirtir
Bonzai insanı bozai-

Şoktan çıkar çıkmaz hızlıca telefonumu sessize aldım. İnsanları farklı farklı kaydedince kafam karışıyordu. Bu yüzden bende hepsine ayrı ayrı şarkı koymuştum.

Ve bu Connie'nindi.

Onunla olan konuşmamıza girdim. Eren'e bakmak istemiyordum. Şu an tek istediğim eve gitmekti ama onun yanından da ayrılmak istemiyordum. Keşke görünmezlik pelerini gerçek olsaydı. Böylece ona hem yakın hemde uzak olabilirdim ve rezil olmam gerekmezdi.

arama
SAKIN YENİDEN ARAMA

connie
noluyor aq
neyse
ifşalar hazır dicektim
hani ona göre yani

tamam tamam
birazdan evde olurum bekle

"Meşgulsün sanırım?"

Sesini duyduğumda telaşla ona baktım. "Hayır hayır, arkadaşım merak etmiş sadece!"

Telefonumu yine tütünün arasına sıkıştırdım. Ellerim kostümün geri kalanını yoklarken aynı zamanda konuşmaya çalışıyordum. "B-ben artık gideyim-"

Çok güzel.
Anahtarım yok.

Gülümsemem yüzümde donarken yapabileceklerimi düşünmeye çalışıyordum. Arkadaşlarımın hepsi okuldaydı ve daha çıkmalarına saatler vardı. Annem işteydi ve yakında hiçbir akrabamız yoktu.

"Anahtarın yok, değil mi?"

Bilmiş suratıyla bana bakınca yenildiğimi hissettim. "Evde unutmuşum." diye mırıldandım.

Birkaç saniye susup bana baktı. "Ben gide-"

"İstersen benimle gel." dediğinde şokla kafamı kaldırdım. Tamam, ben fesat bir insandım ve yavaş yavaş ateş bastığını hissediyordum. Onunla nereye gidecektim? Evine mi?

"O maymun kılıklıyla işimiz bitti sayılır. Son birkaç şeyi yapıp eve döneceğiz. İstersen gel, oradan Arminlere geçersin. Onunla yakınsınız, değil mi?"

Bir şey demeden kafamı salladım. "Güzel!" Ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Eren'in, sevdiğim çocuğun, bana yardım etmek için çabalıyor olması mükemmel hissettiriyordu ama tuhaf hissediyordum. Yakın sayılmazdık sonuçta ve evine gitmeli miydim, bilmiyordum. Gerçi, şu an fazla seçeneğim yoktu. Bildiğin sokakta kalmıştım.

Tuhaf ruh halimi dağıtmak için güldüm. "Maymun kılıklı ha, abin bunu duymasa iyi olur."

O da sırıttı. "Evet, bir dahaki ziyaret yerin nargileci değil mezarlık olur."

Fark ettiği ayrıntıyı yüzüme çarptığını fark etmemiş gibi yaparak ileri doğru birkaç adım attım. "Benimde yardımcı olabileceğim bir şeyler var mı?"







Eve atılıyoruz🤭

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 03, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

🖇obsessively | eren jaegerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin