FelixKısık olan müziğe insanların konuşmalarının karıştığı, neon ışıklarla aydınlatılan, her zaman geldiğimiz bardaydık. Jisung ve Seungmin kendi aralarında konuşurken gözlerim kapıya odaklanmıştı.
Bugün okula gitmediğim için konuşamamıştık Hyunjinle. Şu an flört gibi bir şeydik bana göre. Onunla daha fazla konuşmak, daha çok zaman geçirmek istiyordum. O da istiyordu sanki ya. İstiyordu istiyordu.
"Felix bir şey söylesene sen de! Victor, Ölü Gelin'i seçmeliydi değil mi ?"
Gözlerimi Jisung'a çevirdiğimde dediği şeyi anlamadığım için bir süre bakakaldım. "Efendim?"
"Ohoo Lix bizi dinlemiyor bile. Hem Victoria gibi kanlı canlı kız varken niye kurtlu kızı seçsin!"
"Sen benim aşkıma kurtlu diyemezsin bi kerem! Çok fedakar bir kızdı o... Kalbi de kırıktı bebişimin." dedi Jisung ağlamaklı bir sesle.
"Ama ölüydü. Ö-lüü. İmkansızdı birlikte olmaları."
"İmkansız diye bir şey yok! Sen aşktan ne anlarsın pis köpecik. Kemikten köpek bile senden daha iyi hıhhh!"
İkisinin kedi köpek gibi atışmalarına gülümsemekle yetindim. Her zaman böylelerdi. Jisung bir konu açar; Seungmin de sırf onun sinirli, tatlı halini görmek için dediğinin zıttını söylerdi. Yoksa tabii ki Seungmin de Ölü Gelin'i daha çok sever canım.
Tekrar kapıya bakmak için kafamı çevirdiğimde gördüğüm bedenle afalladım.
"Geldiler geldiler!"
Kafamı anında Jisung'a çevirip onları görmemiş gibi yaptım. Jisung arkasını dönüp, bizi görmeleri için, elini hayvan gibi salladığında günün ilk rezil oluşunu yaşamıştık bile.
"Heyy burdayız, buraya gelin!"
Teşekkürler Jisung. Teşekkürler Tanrım.
Müthiş oyunculuğumla Hyunjinlere bakıp gülümsedim ve ayağa kalktım.
"Merhaba, hoş geldiniz."
"Hoşbulduk ama tam hoşbulamadık."
Hyunjin'in dediğine tek kaşımı kaldırdığımda devam etmişti.
"Jeongin dışarda kaldı.""Ah, reşit değildi değil mi ? Hemen Chan hyunga söyleyelim halletsin. Siz oturun ben geliyorum."
Hyunjin kafasıyla onayladığında, hızla sahne arkasına gidip Chan hyungla konuştum. Halledeceğini söyleyip çıkışa gidince de bizimkilerin yanına geri döndüm.
Jisung, Seungmin'in yanına geçmiş; Minho ve Changbin de karşılarındaydı. Arkası dönük olsa bile Minho'yu bakışlarıyla yediğini tahmin edebiliyordum Jisung'un. Changbin ve Seungmin de tanışıyorlar gibiydi.
Benimki de...
Koltuğun köşesine oturmuş önündeki içeceğe bakıyordu dalgın dalgın. Beni fark ettiğinde ise yine o bakışı yapmıştı. O öyle bakınca bulutların üstünde geziyordum sanki.
"Chan hyunga söyledim, birazdan gelirler."
Masadan onaylar mırıltılar geldiğinde kendimi Hyunjin'in karşısına, Jisung'un yanındaki boş yere attım.
"Çok şık olmuşsun. Bu karanlıkta bile parlayabiliyorsun Lee Felix."
Masaya eğilip, gözlerimin içine bakarak söylediği şeye kıkırdayıp başımı eğdim utançla. "Teşekkürler, sen de çok yakışıklı olmuşsun."
Sıcak bir gülümseme daha yolladığında, Chan hyung ve Jeongin'in bize doğru geldiklerini gördüm.
Chan hyung kolunu Jeongin'in omzuna atmış, gülüşerek konuşuyorlardı. Hayır ne ara bu kadar yakın oldu bunlar ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret fan • hyunlix
Fanfiction@lixiespics sizi bir gönderide etiketledi. Felix; kendisini çizip, paylaşan kişiyi bulmakta kararlıydı. {Texting}