2.si Yaşamak.
Hayat bir oyun gibidir yıllar geçtikçe zorluk seviyesi artar ancak bu oyundan çıkmak için tek yol ölümdür.
İnsan insandır. İhanet, vahşet, ölüm bunlar insanın doğasında olan şeylerdir.
Ölüm ölümdür. Bazılarına göre bir son bazılarına göre ise başlangıcın ta kendisidir.
Yaşam yaşamdır. Bazılarına göre işkence Bazılarına göre ödüldür.
Hayat kısadır ağlamak için eğlenmek için her şey için kısadır.
Dazai Osamu ise bu hayatın içinde sürüklenen bir çocuk olmuştu her zaman, hayatı boyunca sevgi görmeyen bir insan su verilmeyen bir çiçeğe benzer solar.
Dazai de su verilmeyen bir çiçekti, solmuştu yaşamıyordu yalnızca bedeni hayati faktörlere sahipti ama kendisi ölüydü ruhu ölüydü.
Bütün bir hayatı boyunca aileye sahip gibi gözükmüştü ancak asla bir ailesi olmamıştı, varlardı ama olmamaları varlıklarından daha az acıtırdı Dazai'nin canını.
Babası hiç bir zaman sevmemişti onu, annesi hiç bir zaman sarılmamıştı ona yalnızca bakışları vardı iğrenme dolu.
Babası annesini öldürüp kaçmıştı suç ise Dazaiye kalmıştı ancak Dazai hiçbir şey söylememişti yalnızca ağzından düşürmediği o şarkının sözleri vardı.
Babam yaptı dese bile neye yarardı ki? Dazai herkesin gözünde normale yakın bile olmayan biriydi babası ise bir çok kişinin sevip hayranlık duyduğu bir iş adamıydı kime inanırlardı bu durumda?
İnsanlar kendilerine benzemeyen yada saygı duyacakları bir mertebede olmayan bir kişiyi aralarına almazlar onu dışlarlar ruhunu öldürürler daha sonra tekrar onu suçlarlar, hayatın ve dünyanın adaleti bu kadardır işte.
Nakahara Chuuya ise bir ışıktı ayın aydınlık kısmı idi o her zaman parlardı hayat güneşti hayat Chuuyaya büyük bir ışık bahşetmişti, Dazaiyi ise mahrum etmişti o ışıktan.
Chuuya ışığını Dazai ile paylaşmak istiyordu, Dazai ise karanlığa o kadar alışmıştı ki aydınlık tarafın nasıl bir yer olduğunu bilmiyordu, tahmin etmiyordu, korkuyordu...
"Yine ben."
Chuuya nezarethaneye geldiğinde Dazai her zamanki gibi susup Chuuyaya baktı. Geldiğinden beri sadece chuuya ile konuşmuştu zaten.
"Sen konuşana kadar bir yere gitmeyeceğim."
Dazai gözlerini kaçırdı.
"Katil sen değilsin."
Dazai tekrar chuuyaya döndü.
"Nerden biliyorsun?"
Chuuya hafifçe tebessüm etti.
"Sezgilerime güvenirim."
Dazai bir saniye bile gözünü chuuyadan ayırmayarak konuştu.
"Bana bu kadar güvenme Chuuya zaten yakında üçüncü aşamaya geçeceğim."
Chuuya Dazai'nin neyden bahsettiğini anlamamıştı kafasını yana eğdi ve anlamadığını belirten bakışlar attı Dazai'ye.
Dazai ise ona bakmayarak şarkısını söylemeye başladı her zaman şarkının aynı yerini söylüyordu dahası yoktu.
"'Moi Je M'appelle Mademoiselle Noir, et comme vous pouvez le voir, je ne souris, ni ris, ni vis' et c'est tout ce qu'elle a dit, di di di~"
Dazai söylerken artık şarkının sözlerini ezberleyen chuuya da onunla söylemişti, Dazai şaşırsada belli etmeden devam etti ikiside sürekli aynı yeri söylüyorlardı sanki şarkının başka sözü yokmuş gibi.
Dazai o an aklından geçirdi peki ya daha önce karşılaşsaydı mavi gözlü bu adamla o zaman farklı olurmuydu herşey o zaman yaşama arzusunu kazanırmıydı yeniden?
O anda chuuyanında benzer şeyler düşündüğünden habersiz.
Nakahara Chuuya, hayatı her zaman iğrenç olan biriydi ancak o asla ışığını kaybetmemişti.
Dazai'nin ise doğduğundan beri ışığı yoktu hayat chuuyaya sönmeyecek kadar ışık vermişken Dazaiye sönecek ışık bile vermemişti, belkide bu yüzden birbirlerini tamamlamaları gerekiyordu.
Ancak bu imkansızdı.
İkisi birbirleri için doğru kişilerdi ancak zaman yanlıştı zaman çok yanlıştı.
Bu bir masal değildi, mutlu son yalnızca masallarda olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matmazel Siyah // Soukoku
Fanfiction"Ve işte kadının söyledikleri: 'Ben matmazel siyah ve gördüğün gibi ne gülümsüyorum ne kahkaha atıyorum ne de yaşıyorum.' tüm dedikleri bundan ibaretmiş." Mahkum Dazai Osamu işlediği iddia edilen cinayet hakkında hiç bir şey söylemiyor yalnızca aynı...