Öyle Bilsinler

278 18 35
                                    


Temur bir hışımla saraya girdi. Odaları tek tek, öfkeyle, tekmeleyerek aça aça koridorda ilerliyordu. Bir şey arıyordu orası kesin ama ne? Kaya "Kıraç" dediği andan itibaren kardeşi bu hale gelmişti.  Temur'un bu öfkeli koşuşturmasını, atını dört nala  sürüşüne şahit olmuştu Kaya. Üstelik neyin var sorusuna cevap bile vermiyordu, hatta işittiğinden bile şüpheliydi. Temur tüm saray duvarlarını inleten bir öfke ile bağırdı. Önüne çıkan ilk hizmetçiyi durdurdu. Gözünü öyle bir öfke bürünmüştü ki, hizmetçi kız teginin bu delirmiş hali karşısında tir tir titriyordu.
" Nerede o? Gitti mi. Götürdü mü! " 
Temur'un sesi kükremeden farksızdı. Kız korkarak yanıtladı " Ki- Kim T- teginim? " Kaya kardeşine ulaştığında hizmetçi kız  korkulu gözlerle Kaya teginden yardım istercesine baktı. Kaya kardeşini tutup hizmetçi kızdan uzağa itti. " Kendine gel Temur! Delirdin mi sen! Küneler den ne istersin? " Sarayın diğer ucundan sinsi bir ses yükseldi. " Teginim tüm sarayı inletirsin. Yine ne öfkelendirdi sizi? " Mei Jin'in sesiydi bu. Yanında küne kıyafetlerine bürünmüş Tutkun onu 3 adım gerisinden takip ediyordu. Temur o anın karmaşası ile sarsıldı. Destek almak içir ardındaki duvara uzandı lakin tüm duvarlar o an yok oldu sanki. Kaya sendeleyen kardeşine eli ile destek oldu. 

Mei Jin teginlerin yanına vardığında kurnaz ses tonu ile devam etti. '' Temur teginim burada olmam sizi epey şaşırttı sanırım. Babam yüce imparator devlet işleri için dönmek durumunda kaldı. '' Mei Jin'in gözleri Tutkuna kaydı. '' Lakin ben kalmayı daha münasip gördüm. Ulu ecem de var olsun öyle münasip gördü. Bende size zahmet olmasın diye kendi künemi kendim seçtim. '' 

Temur o an bir saniye için bile olsa Tutkundan gözünü ayırmıyordu. Tutkun ise meydan okur gibi Temur'un gök mavisi gözlerinin ta içine kenetlenmişti işte. Temur o an rahatladı. Buradaydı işte. Kıraç alıp götürmemişti onu. Bir kuş gibi uçup gitmemişti avuçlarından. Kaybetme korkusu ne menem bir zehirdi, Oysa birkaç saat öncesine kadar Tutkun'u evine geri yollamanın güvenli bir yolunu arıyordu Temur. Genç tegini, onun için ondan vazgeçemeyecek konuma Tutkunun alev saçan bakışları getirmişti. Kaya olanlara anlam veremese de kardeşinin karşısındaki hizmetçi kıza bakışları aşıkardı. Pek tabi prensesin kin ve şüphe dolu bakışlarıda. Kaya prensese gülümsedi. '' Pek iyi etmişsiniz prenses. Düğün tam da sizin istediğiniz gibi olur, sizde hazırlıklar konusunda şüphelerinizi teskin etmiş olursunuz. '' Politik bir cevap.  Temur araya girdi. '' Sizin bu alttan alttan iğnelemenizi seyretmek hiç istemem. O yüzden siz devam edin, benim bu küneyle bir işim var. '' Mei Jin'in gözleri kıskançlık ile kısıldı. Temur bu bakışlardan etkilenmemiş olacak ki prenses yokmuş gibi devam etti.

'' Sen gelsene benle. '' Temur Tutkun'u kolundan tutarak koridorda ilerlemeye başladığında ardından öfkeyle izleyen Kaya ve prensese doğru seslendi. '' Kaya sen de prensese odasına kadar eşlik et. Daha çok haddi olmayan işlere bulaşmasın. '' Kaya'nın ne dediğini duymadı, çok da umurunda değildi. '' Senin aklın yerinde mi? Sen değil miydin beni saklamak için canla başla çalışan. Bu yaptığın iş ne şimdi. '' Temur koridorun sonundaki bir odanın kapısını açtı. '' Sus. Gir içeri. '' Tutkun bu emire uymayacaktı orası kesin. Temur'un damarına basmayı vazife edinmişti çünkü. '' Seninle bir başıma bu odada konuşacağıma urganda sallanmayı yeğlerim gök tegini. '' Temur istemsiz sırıttı. '' Teginine karşı mı gelirsin? '' Tutkun Temur'un yüzüne olabildiğince yaklaştı. Gülümsemesini görmek içini yumuşarsa da bu sefer o kadar çabuk affetmeyecekti onu. Bu yalan buluşmalarına geç gelmesi gibi bir hata değildi. ''  Sen benim teginim değilsin. Şuan öyle görünüyor olabilir ama... '' Koridorun derinliklerinden ayak sesleri yükseldiğinde Temur, Tutkun'u bir hışımla odanın içine çekti ve kapının ardındaki sürgüyü çekti. 

'' Sen ne hakla! '' Tutkunun öfkesini Temur'un sözleri bastırdı. '' Sen o çapulcuyla mı konuştun? Nerden bilir senin Gök Orda'da olduğunu. '' Tutkun anlamaz gözlerle baktı. '' Kim, Nerden bilirmiş? Bilmece gibi konuşma benle tegin? '' Temur, Tutkun'u kollarından kavradı. '' Kıraç! Yokluğumda sana göz diken o çapulcu. '' Tutkun istemsizce güldü. Temur, Kırac'ı bu kadar dert mi etmişti kendine. Tutkunun gülmesi Temur'u daha büyük meraklara sürükler olmuştu. '' Ne gülersin hatun ? '' Tutkun'un elinde değildi. Temur buydu işte. Neyse o, içinde bir şey barındırmayan... Aklına ne gelmiş ise onu söyleyiveren bir adam. Dilinin kemiği yok derdi Tutkun hep ona. 

'' Sen Kırac'ı niye bu kadar dert edersin ki ? Sana ne ondan ? Sana ne benden Temur Tegin?'' Temur acılı bir iç çekti.  ''Bana Tegin deme, bari sen deme. Senin dilinden kızgın yay gibi kalbime işler bu soğukluğun. '' Tutkun'un gözleri dolmuştu. O da ister miydi böle olsun. Sevdiğinin ciğeri yansın. Ama kendi sevdiğinin ihaneti ile kalbine kor bir yalan kılıcı saplanmıştı. Temur'u her görüşü daha derine iterdi o kılıcı. Teslim olamazdı Tutkun. Bu kez olmaz. '' Eminim ki pek kıymetli nişanlınız prenses size daha güzel kelamlar eder Temur Tegin. Bana gerek yoktur. '' Temur hiç beklemediği yerden almıştı bu darbeyi. Elleri Tutku'un kollarından  kaydı. Diyecek bir şey arıyordu zihninde. 

'' Devlet , sevdadan üstündür hatun. Bazı şeyleri biz seçemeyiz. Bana seçme hakkı tanısalardı... '' Ellerini Tutkun'un saçlarına uzatacaktı ki vaz geçti. '' Kıraç. Buraya seni almaya gelirmiş. Bütün acunda- '' '' Aranır! Bilirim. Sizin aksinize o bana karşı daha dürüsttür. '' Tutkun Temur dan birkaç adım uzaklaşıp odanın ortasına kurulmuş yün minderlere oturdu. Temur kaşlarını çatarak Tutkun'un tam karşısına oturdu. '' Yani bilirdin o çapulcunun hırsız olduğunu. '' Tutkun göz devirdi. '' Hırsızlar ne vakittir kendi olan haklarını çalar? Dağ da kıtlık var üstelik çaldıkları kişiler bu kıtlıkta dağı yağmalar. Buda yetmez vergiler boynumuzu büker. O da- '' '' Devletten çalar! '' Tutkun asabiyetle düzeltti. '' Düşman boylardan çalar. Bizden çalanlardan. Fazlasını da fakire fukaraya dağıtır. '' Temur umursamazca omuz silkti. '' Aman ne yiğit! Evvelden de savunurdun sen bu herifi! Demek ki o vakitte gön- '' Temur lafını bitirmeden Tutkun kuşağından mutfaktan aşırdığı bıçağı çıkarıp Temur'un boynuna dayadı. 

'' Sakın! Sakın ha o lafı bitirmeyesin Tegin. Benim sevdam seninki gibi tek bir söz ile heba edilecek bir sevda değildi. Bu evvelde de böyle şimdi de böyle. Ben sevdamı sen gibi satmam!'' Temur gülümseyip cevap verdi. '' Sana bıçak tutmayı da ben öğretmiştim. '' Bileğinden tutup genç kızı kendine çektiği anda hala bıçak boğazına dayalıydı.  Boğazını çizen bıçak hissi ile konuşmaya devam etti. '' Varsın öyle bilsinler. Varsın beni hiç sevmedi, seni çok sevdi bilsinler. Varsın sevdamı sattım bilsinler. '' Tutkunun boştaki elini tutup kalbinin üstüne koydu Temur. '' Tam burada, Üreğimde sakladığımı bilmesinler. Sen gerçeği bilirsin Tutkun. '' Tutkun'un nefes alış verişleri hızlandı. Kalbinde dışarı çıkmak için can atan bir kuş vardı sanki. Temur'un mavi gözlerinde boğulmaya başlamıştı bile. Yüzü alev alevdi. '' Ben öğrettim, Ama hala tutmayı beceremezsin. '' O an Temur Tutkun'un elindeki bıçağı tek hamlede yere savurdu. '' Yada tek bana tutamazsın o bıçağı Tutkun. '' Temur'un gözleri önce kızın al al olan yanaklarına sonra dudaklarına kaydı.  O an ayağa fırladı genç kız.

'' Şunu bilesin ki tegin ben sana dair her şeyi unutmaya yemin ettin o taht odasında. O bıçağı tutmak da dahil. '' Gözleri doldu o an tutkunun. Ama ağlamayacaktı, burada olmaz. '' Beni bırakıp gittiğin gün ardından döktüğüm göz yaşlarının vebali boynunadır. Gözüm yollarda gelişini beklediğim günlerin vebali boynunadır. Gök Tengridan dileğim şudur ki bu gönül yaramı çekmeden bu dünyadan göçmeyesin.'' Kapının sürgüsünü açtığında Temur'da ayaklanmıştı. Gözlerinin mavisi solmuştu. Tutkunun bu hali ona dayanılmaz bir acı veriyordu. '' Tutkun ben- '' '' Benden de uzak durasın! Yoksa bir sonraki sefer boynunu çizmekle kalmam, gırtlağını deşerim! Bunu böyle belle!. '' Genç kız uçarcasına çıktı odadan Temur bir şey diyemedi, zaten ne bilecekti ki. Tutkun haklıydı. Uzak durmalıydı ondan ama elinde değildi işte. Bir his vardı onu her seferinde Tutkun'a çeken

**************************************************************************

Gök Orda Pazar Yeri ; 

'' Beyim,  burada en kaliteli Çin ipeğini nereden bulabilirim? '' Kısa tıknaz adam karanlıkta tam seçemediği bu adamı daha net görebilmek için toplamakta olduğu tezgahında biraz daha öne eğildi. Sokak boştu. O da son kalan kumaş parçalarını toplayıp evinin yoluna koyulacaktı zaten. Nereden çıkmıştı bu adam? Yine de son bir satış servetini katlamasından başka bir şey getirmeyecekti ona. Bu saatte satış yapmak aklında olmasa da karlı görünüyordu.

'' Bendedir beyim. Tüm Gök Orda benden alır Çin ipeğini. Pek de severler. '' O an bir metal sürtme sesi işitti adam. Ve o saniye boynuna dayanmış soğuk bir kılıç. '' O vakit esir tüccarı Kara'yı da sen tanırsın. '' Adamın dili tutulmuştu. Sadece kafa sallayabildi. '' Esir ettiği bir hatun ararım. Dağ obasından gelmiş. Tutkun. Bence sen bana bu konuda yardımcı olabilirsin. Olabilirsen... Kelleni bağışlarım. '' 

Yorumlarınızı Bekliyorum... ( Özellikle Tuğba bebişim senin ) 

Kalbinde EsirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin