Doğum Günü

37 0 0
                                    

Bugün doğum günüm. Heyecanla uyandım. Sevdiklerimle birlikte kutlayacağım bu mükemmel günü aylardır bekliyordum. Hemen değer verdiğim insanları aradım. Devlet Tiyatroları'ndan eski arkadaşlarımı, akrabalarımı, komşularımı ve yıllar önce beni terk edip giden oğlumu. Konuştuğum herkes partime geleceklerini söylediler. Zaten kim eski de olsa çok ünlü bir tiyatro oyuncusunun doğum günü partisine gelmeyi reddedebilirdi ki. Arayacaklarım biter bitmez başladım hazırlıklarıma. Kararımı vermiştim misafirlerime kek, pasta, börek yapacak yanına da her zamanki gibi o mükemmel yıllanmış şaraplarımdan birini sunacaktım. Eski bir tiyatro oyuncusu olarak misafirlerime yeni bir oyun teklifi geldiğini açıklayacak ve yeni rolümden kısa bir parça sergileyecektim. Yiyecekleri hazırladım. Yıllanmış şarabımı mahzenden çıkarıp sunum için hazır hale getirdim. Soframı hazırladım. Odama geçip rolüm için gereken kostumleri ayarladım. Sonra da textimi alıp rolüme çalışmaya başladım. Yaşlanmış, eski yeteneğini kaybetmiş demesinler diye rolüme her zamankinden daha çok özen göstermeli ve başarıyla sergilemeliydim. Saatler içinde yemeklerim, masam, ufak gösterim yani her şey hazırdı. Artık oturup misafirlerimi bekleyebilirim derken kapı çaldı. Misafirlerim yavaş yavaş gelmeye başlamışlardı. Çağırdığım herkes gelince onları salonumdaki büyük ve özenle hazırlanmış masaya oturttum. Yemek ve içecek servisimi yaptım. Her şey çok güzel gidiyordu. Sevdiğim insanlarla birlikte doğum günü kutlamak, sohbet etmek özlediğim şeylerdi. Çok mutlu olmuştum. Yemeklerimizi yedikten sonra onlara yeni bir rol teklifi aldığımı açıkladım hepsi beni tebrik ettiler ve beni izlemek için sabırsızlandıklarını belirttiler. Eğer isterlerse onlara küçük bir parçasını sergileyebileceğimi söyledim. Herkes kabul etti ve beni alkışlamaya başladılar. Zaten benim gibi usta bir tiyatro oyuncusunu reddedeceklerini düşünmüyordum. Hemen odama gidip kostümlerimi giydim ve çalıştığım gibi rolümü sergilemeye başladım. Rolüme bürünmem hiç de zor olmamıştı. Yalnız bir kadının tek başına sanki sevdikleri yanındaymış gibi kutladığı bir doğum gününü anlatıyordu. Zaten bende yalnız ve doğum günümü sevdiklerimle geçirdiğimi hayal eden bir kadın değil miydim? Oyunumu sergiledim ve misafirlerimin alkışları eşliğinde yerime oturdum. Boşalan kadehlere yıllanmış şarabımdan doldurdum. Kendi kadehime ise kimsenin zehir olduğunu anlamadığı içeceği koymuştum. Konuşma yapmak istediğimi söyleyerek kadeh kaldırdım ve sevdiklerime yanımda oldukları için son kez teşekkür ettim. Yavaşça zehir dolu kadehimi azıma götürdüm ve ağır hareketlerle içindeki zehiri içtim. Dudaklarımda bıraktığı o tarif edilemez tadı, boğazımdan aşağıya harikulade bir kıvamla aktığını ve beni yavaş yavaş öldüreceğini hissediyordum. Etkisi hızlıydı. Kollarımı hareket ettirmekte zorlanıyor, ayakta durabilecek takati kendimde bulamıyordum. Kendimi çok büyük çabalara 70'lerden kalma klasik görünümlü kanepemin üzerine zar zor bıraktım. Misafirlerim bu halimi görünce telaşlanmışlardı. Ah kimi kandırıyorum bari ölürken kendime dürüst olmalıydım. Aslında telefonum yıllardır hiç çalmamış, eski ünüm gidince sevenlerim beni unutmuşlardı. Oğlum bile beni terk edip karısı ve çocuklarıyla İtalya'ya kaçmıştı. Bu gece partime gelen insanları gerçekten aramıştım fakat hiç biri beni hatırlamamış, dalga geçtiğimi düşünüp telefonu yüzüme kapatmışlardı. Oğlum ise numaramı görünce telefonu hiç açmamıştı. Ve ben şimdi burada yalnızlığımla başbaşa ölüyordum. Artık hareket edecek gücüm neredeyse kalmamıştı. Geriye kalan tüm enerjimi biraz daha hayatta kalma süremi uzatabilmek için kullanıyordum. Adeta ölümü geciktirmeyi deniyordum. O sırada yıllardır hiç çalmayan telefonum sanki bir mucize gibi çalmaya başlamıştı. Geriye kalan tüm kuvvetimle telefona doğru uzandım. Açmam gerekiyordu. Yıllardır kimse aramamıştı beni. O telefonu açıp arayanın kim olduğunu öğrenmem gerekliydi. Son bir kez tüm gücümle telefona uzandım. Ve sonunda telefonun açma tuşuna basabilecek başarıyı gösterebiliştim. Fakat hayatta kalmak için kullandığım tüm gücümü telefonu açmak için kullanmış olmalıyım ki hemen oracıkta telefonun yanında son nefesimi verdim ve gozlerimi 70 yıllık acısıyla, tatlısıyla yaşadığım güzel hayatıma kapadım. Arayanın yıllar önce ailesiyle İtalya'ya giden oğlum olduğunu, doğum günümü kutlamak için aradığını, Türkiye'ye kesin dönüş yaptıklarını ve yarın eşi ve kızlarıyla beni ziyarete geleceklerini söylemek için aradığını hiç öğrenemeyecektim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Nice yıllaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin