formula'dan gelen avrupalı bir dans-pop şarkısı caddeye taşarken üzerimde eteği yukarı kalkan ve bedenimi saran, beyaz çiçekli elbisemi biraz aşağı çekiştirdim ve bunu yaparken formula'nın kapısında, güvenlikte duran bay jung'a kafamla selam vermeyi ihmal etmedim. bay jung, beni kısık gözleriyle süzüp içeri girmem için kapıyı açtığında ona karşılık pek de samimiyet barındırmayan gülümsememi sundum ben de.içeri girdiğimde barda duran jungkook karşıladı önce beni. yüzüne her zamanki çapkın ifadesini takınmış; dirseğini bar masasına, çenesini eline yaslamış önündeki esmer bir kızla flört ediyordu. gözleri kızın arkasında kalan beni bulduğunda önce kafasını eğerek selam verdi ardından sanki zihnimi okuyormuş gibi kızlarla bize ait olan küçük kulisi eliyle işaret etti.
saat henüz gece yarısı olmamıştı, on bire geldiğini tahmin ediyordum ki bu da formula için daha gecenin başlamamış olduğunu işaret ediyordu.
kızların kuliste olduğunu varsayarak üst kata çıkan merdivenlerin tam altında kalan odaya yöneldiğimde bir yandan da deli gibi dans edenlere değmemeye özen gösteriyordum.
kulisten içeri girdiğimde kızlar odanın her bir köşesine dağılmış çoktan bireysel provalara başlamışlardı. beni gördüklerinde hepsinin yüzündeki o rahatlama ve rahatlamanın ardından gelen sinir ifadesini gördüğümde mahcup bir şekilde sırıtıp odanın en köşesinde duran elektro gitarı elime aldım ve deri koltuklardan birine gömüldüm. gerçekten gömüldüm.
"neredesin kızım sen kaç saattir ya?" diye yan koltuğumda oturan rosie konuştuğunda lisa'da çoktan önüme yarın için çalacağımız parçaların olduğu kağıtları önüme bırakmıştı.
"hayır yani taehyung'a olan aşkının senin gözünü bu kadar kör ettiğini bilseydim evden çıkarken yüzüne su dökerek uyandırırdım seni."
lisa'ya döndüm yüzümdeki dehşet ifadeyle. "lisa, sakın. aklından bile geçireyim deme."
sonra herkes önüne dönüp bireysel provasına dönerken yarın çalacağım bestelerin bir tekrarını yapıyordum ben de bir köşede. bir yandan gitarımın akorunu düzenliyor bir yandan da aklımdan taehyung'un şu an nerede ve ne yaptığını düşünmeden edemiyordum. aklım fikrim o olmuştu şu günlerde.
hayır, yanlış anlaşılmasın, tabii ki o her an aklımdaydı ama geçen geceki itirafı sonunda daha çok düşünür olmuştum işte onu.
sıkıntıyla derin bir nefesi dışarı sesli bir şekilde verdiğimde, birkaç dakika önce uzandığım deri koltukta, karnımdaki gitarımı da yere bırakmıştım.
"kabul et, yarım saattir taehyung'u düşünmekten iki akoru düzeltemedin." diye mırıldandı jisoo gülerek. kendini benim uzandığım koltukta ayak ucuma atmıştı.
"aşık o ablası, aşık." diyerek güldü bu sefer rosie de. onların tatlı gülümsemeleri kulisi doldurunca ben de sırıttım genişçe.
"kızlar abartmayın, aşık falan değilim sadece onunla konuşmak, olmak hoşuma gidiyor işte."
"ee, biz bunun bir sonraki adımına aşk diyoruz işte." dedi lisa ve ona gözlerimi devirirken oturduğum koltukta iyice yayıldım.
saat gece yarısını geçti, jungkook geldi ve birkaç dakika sonra kendimi formula'nın üst katındaki locaların birinde buldum. müşterilerin pek azı ayrılmıştı bu yüzden üst kat biraz daha sakindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
formula, taennie
Fanfictionkim jennie busan'ın en işlek barlarından birinde solist ve kim taehyung ise barın sahibi.