Bölümü okurken arkadan Daddy Issues ve Bellyache dinleyebilirsiniz.
.
.
.
.
.
"I think we could do it if we tried, if only to say, "You're mine."
Arabanın durması ile kulaklığımı çıkarttım,babam bugün aylar sonra ilk defa erken kalkıp beni okuluma bırakmıştı.Biraz da olsa özel hissetmiştim sanırım.Arabadan indim ve tam yürümeye başlayacakken Babam camı açıp "Zorluk çıkartma, iyi dersler. " dedi.Arkamı dönüp gözümü onaylarcasına kırptım ve yoluma devam ettim.Bugün oldukça yağmurlu bir gündü, bir takım öğrenciler aralarında bazı yerlerde sel olduğunu söylerken diğer bir kısım Sevgililer Günü yaklaştığı için sevgililerine ne alacaklarını konuşuyorlardı.Ben sevgili işinden oldukça uzağım, boş geliyor ve ihtiyaç da duymuyorum.Ama eminim ki sevilmek güzel bir histir ve tekrardan eminim ki bir gün bu hissiyatı iliklerime kadar hissedeceğim.Ancak şu an kafama taktığım bir şey değil.Derslerim içinse eskisi kadar başarılı değilim.Çok fazla saldım ve sadece zaman geçirmek için gittiğim bir yer oldu ki şimdi de eskisi kadar zevkli değil.Sıra arkadaşım; kendimi açtığım, bir çok şeyimi bilen tek kişi.Onu trafik kazasında kaybettim.Bazen sadece eski mesajlarımızı okuyup iç çekiyorum.O gittikten sonra bir çok şey eskisi kadar haz vermiyor.Düzenli mezarına gitmeye çalışıyorum, elimden başka ne gelsin. Artık bir çok şeye tahammülüm kalmadı. Bazen geçici olduğunu düşünüp acımı bastırmaya çalışıyorum, işe yaramıyor.Sahip olduğum tek şey annem ve sokakta beslediğim kediler.Bir gün annemi de kaybedeceğim diye çok korkuyorum.Küçüklükten kalan babama olan nefretim hala aynı şekilde duruyor.Bir yara gibi ancak asla kabuk bağlamıyor.Bu durumda eğitimim ya da sevgili durumum bana batan bir şey değil.
Şuan lise 3. sınıfım, hala hayatımda güzel değişikliklerin olmasını bekliyorum -Kaç senedir beklediğim gibi- ve hiç gittikçe daha çok dibe batıyorum.Kafamın içinde bunlar dolanırken zil sesiyle irkildim.Daha 2 ders daha vardı ancak öğretmenin rahatsız olması sebebiyle boştu.Benim için çok da önemli değildi. Öğretmenlerim bu çöküşü görmüş olacak ki ders çıkışında matematik öğretmenim yanına beni çağırdı.Ailem ile konuşacağını, normalde kişiye özel ilgilenmediğini ancak benim iyi olduğumu ve kopmamam gerektiğini söyledi.En sonunda "Anneni önceki gün aradım ancak dönüş olmadı, bugün bana dönmesini söyler misin?" dedi. Kafamı onaylarcasına salladım ve okuldan çıktım.Okulumun iyi yanı boş dersler olunca -ki o son 2 ders ise- evimize gidebiliyorduk.Babamdan beni almasını isteyecektim ancak boş söylenmesin diye otobüse binmeyi tercih ettim.Kulaklığımı takıp playlistimi oynattım."Darlin', Darlin', Darlin' I fall to pieces when i'm with you".Çok fazla şarkısını bilmesem de bu kadının sesi hoşuma gidiyordu.Otobüs evimin yakınına geldiğinde indim ve yürümeye başladım.Evimiz 2 katlı, hoş ve çok da büyük olmayan bir evdi.Mırıldana mırıldana kapıya yakınlaşırken anahtarla kapıyı açtığımda ağlama ile karışık boğuk sesler mırıldamamı kesti.Sesin annemin olduğunu anlayınca annemi çağırdım ancak hiç geri dönüş olmadı.Evin içinde koşturmaya titreyen sesimle "Anne" diye sayıklamaya başladım.Ta ki kanlar için de annemi yerde görünceye kadar.Annemin gözlerinden yalvardığı, çok şey söylemek istediği belliydi ancak vücudunun acısından ağzından çıkabilen tek şey "Seni seviyorum, oğlum" oldu.Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım, annemin yanına çömelip saçını okşadım.O an güçsüz olduğumu farkettim işte.Annemin can çekişmesi ancak benim sadece yüzüne bakıp hıçkırarak ağlamam.O an kendimden nefret ettim.Kimin yaptığını, nasıl olduğunu her şeyi sorgulamak,karşılığını vermek istedim.Kafamdaki soruların tek cevabı olan kişinin arkamda adımları yavaş yavaş kendini göstermeye başlayınca ayaklanıp elime ilk gelen sert cisimi aldım.O an bütün sinirimi elimdekine verdim.Gelmesini bekledim.Önümde durdu, sırıtıyordu.Aynı zamanda da şaşırmıştı. "Oo, senden beklenmeyecek hareket."
Bu dediği beni daha da sinirlendirdi. "Ne istedin şerefsiz adam, ne istedin lan annemden .Yetmedi mi yaptıkların pislik herif." Dediklerime ilk kıkırdadı sonra da "Çok kabasın ama oğlum, ben sana böyle mi öğrettim?" dedi ve kıkırdaması kahkahaya döndü.Sarhoş olduğu belliydi. Yavaş yavaş bana doğru yürümeye başlayınca daha da dayanamadım ve kasığına tekme attım.Yere yığılınca ayağım ile koluna bastırmaya başladım.Acıdığını belli eden bir şekilde bağırmaya başladı, galiba en çok haz aldığım kısım burası oldu.Kalkmaya çalışınca da kafasında elimdeki çerçeveyi kırdım.Bayılır bayılmaz anneme geri döndüm, gözyaşlarımı sildim ve annemi kucağıma alıp dışarı çıkarttım. Normalde bu kadar güçlü değildim, ama şuan bulunduğum durum farklıydı ve kendimi durduramayacak durumdaydım.Eski pasif Lee'den bıkmıştım, o güçsüzlükten fazlasıyla bıktım ve artık o olmak istemiyordum. Annem yarı baygın yarı ayıktı, fazla kan kaybediyordu.Onu evin önüne çıkardım ve o sırada yan evdeki komşumuz beni görmüş olacak ki koşa koşa yanıma geldiler.Neler olduğunu sordu ancak direkt araba ile hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledim.Arabaları neyse ki evlerinin önündeydi ve komşu arabayı çalıştırır çalıştırmaz acele ile arkaya oturdum ve annemi de arka koltuğa aldım.Komşumun yanında onun oğlu Christopher da vardı.Onla hiç sohbetim olmamıştı ancak iyi birisine benziyordu.Yolda annemi ayık tutmaya çalıştım, onla konuştum ancak bir çoğuna ses çıkaramadı bile. Onu kaybetmeye hazır değildim, onsuzluğa dayanamazdım. Benim tek dayanağım oydu, her zaman da o olacaktı.Elini sımsıkı tuttum.Yol boyunca iyi olacağını söyledim.Annemin vücudu hassastı,kaldıramazdı.Kafasından, yüzünden, karnından kısaca her yerinden ağır darbeler almıştı.Komşumuz geldiğimizi söyleyince arka koltuktan annemi aldı, hızlı adımlarla acile gittik.Annemi kırmızı alana aldıklarını görünce babamın kıkırdamaları kafamın içinde yankılandı, kulaklarım çınladı. Şuan yaşıyorsam sadece babama aynısını yaşatmak için yaşıyordum, nefes alıyorsam sırf o adamın nefesini sonsuza dek kesmek için alıyordum.Kafamın içindeki sesler doktorun "İç kanaması var, ameliyata alıyoruz" demesi ile durdu.Kafamı öne eğdim ve sadece bekledim, her şeyin geçmesini ve hepsinin rüya olmasını diledim.O sırada omzumda bir kol hissettim. Bu kol Christopherındı.Biraz da olsa iyi hissetmem için tek kolu ile kendini bana çekti ve sarıldı. O an sadece kendimi ona teslim ettim.Çünkü vücudum artık istem dışı irkiliyor, titriyordu.Kafasını kafamın üstüne koydu ve olumlu şeyler söylemeye başladı. Babamdan yıllarca göremediğim sevgiyi komşu çocuğundan görmek ha, gerçektende garipti ama iyi hissetmiştim.İşte o bizim biraz da olsa yakınlaşma anımızdı..
.
.
.
.
.
.
.
Oldukça uzun bir bölümdü bana göre, umarım beğenmişsinizdir. Beğendiyseniz ucundan bir yerden oy lütfen 😔♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seems like a normal
Teen FictionKüçüklüğünden beri ailesiyle problem olmasına rağmen bunu çok iyi bir şekilde saklayan Lee Min Ho, geçmişin de yaşadığı ailesel travmaları bastırmak ve hırsını çıkarmak için genç yaşta bir gruba katılır.Bu grup; Yang Jeongin, Seo Chang Bin, Hwang Hy...