Genç adam 4 ayağının üzerinde kalabalığın arasından sıyrılmayı başarmıştı.Büyük ihtimalle onun kokusunun izini süreceklerdi fakat tekrar iki ayaklı olduğunda bu kokunun vücudunu terk etmesi uzun sürmeyecekti çünkü bu sadece kurtlara/köpeklere has bir kokuydu.
Kaldığı binanın girişinde durdu ve etrafını yokladı,yağmurdan başka bir şey yoktu.Fakat bir sorun vardı ortalık yerde değişemezdi,tehlikeliydi.Birinin binanın kapısını açması gerekiyordu ki şansına binanın kapısı açık bırakılmıştı hemen içeri daldı ve dairesinin önünde durup hızla değişti.İşin kötü tarafı her değişimden sonra çıplak kalmasıydı,bu korkunçtu.Haline güldü ve paspasın altına ittiği anahtarı kaptığı gibi evin içine daldı.İri vücudunda ki koku yavaş yavaş kayboluyordu.Aslında ona iri demek yanlış olurdu çünkü ondan daha iri ve cüsseli olan kurtlarda vardı.
Siyah bir pantolon,gri bir tişört geçirdi üzerine.İç çamaşırı giymeyi sevmiyordu,bu alışkanlığı ona bazı konularda kolaylıkta sağlıyordu aslında.Üstünü giyer giymez bir şeyler atıştırmaya koyuldu,bu sırada camdan dışarı baktı ve yağmurun durduğunu farketti.Acaba kendisini nereye kadar takip edebilmişlerdi? Bunu düşünüyordu ve bu beladan kurtulmak için sürüye ihtiyacı olduğunu farketti.Ama artık onlara sokaklarda yer yoktu,insanlar buna izin vermiyordu.Ormanlar ise insanlardan daha tehlikeliydi ama o yinede şanslıydı en azından iki ayaklı olabiliyordu.Peki ya dönüşemeyenler? Onlar için felaket yakındı,insanların arasına karışıp ucundanda olsa normal bir yaşam sürebildiği için şükretti.İnsanlarla aynı masada oturabiliyor,aynı caddelerde yürüyebiliyor,aynı trenlerde yolculuk yapabiliyor hatta cinsel açıdan insanlardan faydalanabiliyordu.Bu düşünceyle sırıttı.Sahi ne kadardır yapmıyordu? Kızlar genelde onu korkutucu bulup bir daha görüşmüyordu,hep tek gecelik ilişkiler yaşıyordu.Bundan sıkılmış değildi fakat iki dünyadada şansı yaver gitmiyordu.Dişi kurtlar dönüşemiyorlardı ve erkek kurtlardanda sadece nadir dönüşebilenler vardı.Dişi kurtlar dönüşemediği için şahsen ateşli olup olmadıklarını bilmiyordu,köpek diye dalga geçiyordu hepsiyle.Köpektiler işte,tamamen 4 ayaklılar ve onlarla asla 4 ayaklıyken yapmazdı.Bir an hayvan olduğunu kabullenmediğini farketti genç adam ama umursamadı ve omuz silkti.
Cep telefonunu kontrol etmek için yatak odasına ilerledi ve işte her zaman ki gibi Tedd'den mesaj vardı!
-Seni pislik 450 kez aradım ve 550 tane sesli mesaj bıraktım neden hala cevap vermiyorsun?-
Tedd her zaman böyleydi işte.Kesinlikle öldüğünü düşünüyor olmalıydı şuan.Yinede onu düşünen bir arkadaşı olduğu için sevinmişti.Hemen cevap yazmaya koyuldu.
-Ölmedim.-
1 dakika içinde cevap gelmişti.
-Olsey,kafanı kopartmayı düşünüyorum.Hemen buluşmamız gerekiyor!!-
-Sakin olurmusun? Ne buluşması? Çok yorgunum! Dinlenmem lazım! Uykuya ihtiyacım var!-
-Tamam o zaman buluşmuyoruz,ben geliyorum.-
Ahh! Uzunca bir ah çekmişti Olsey.Emindi ki Tedd gene bir şeyleri abartacaktı.
25 dakika sonra kapı çalındı,gelen Tedd'di! Başka kim olabilirdi ki?
Tedd '' Vay canına Olsey! Görmeyeli büyümüşsün! Ama gerçektende büyümüşsün! ''
Olsey '' Sende gittikçe daha çok konuşuyorsun ''
Tedd yeşil gözlerini kısıp Olsey'e vuracakmış gibi bir bakış atsada arkasını dönüp koltuğa yayıldı ve Olsey'in kahverengi gözlerine gözlerini sabitledi.
Olsey '' Eee? ''
Tedd '' Olsey bu sefer başımız büyük belada farkında değilsin,bunlar sana oyun gibi geliyor ama bir an önce bu şehirden ayrılmamız lazım yoksa sürüsü olan kurtlar tarafından av konumuna düşeceğiz.Biliyorsun iki ayaklı olabildiğimiz için bizden nefret ediyorlar.''
Olsey iç çekti ve Tedd'e bıkkın bir bakış yolladı.
Olsey '' Pekala.Nereye gideceğiz? Doğrusunu söylemek gerekirse kaçmaktan sıkıldım.Yüzlerce iki ayaklı olabilen dört ayaklılar varken neden bu lanet sürüler sadece bizim peşimizdeymiş gibi hissediyorum? ''
Tedd '' Biliyorsun,bir çoğunu öldürdüler.''
Olsey '' Pekala pekala.Bu konuda daha fazla konuşmayalım ve nereye kaçacaksak kaçalım.''
Tedd,Olsey'in artık yıprandığının farkındaydı.Olsey onun kadar iradeli değildi,çok fevri birisiydi fakat arkadaşının yanında kalabilmesi için elinden geleni yapardı.Çünkü iki dünyadada ikisinden başka kimseleri yoktu,bu garipti.
Tedd '' Sana gideceğimiz yeri haber vereceğim.Toplansan iyi olur,şimdilik dinlen.''
Olsey cevap verme gereği bile duymadan yatak odasına fırladı.Aynanın karşısına geçip kendini incelemeye başladı.Evet son zamanlarda oldukça büyüme belirtisi göstermişti.Umuyordu ki korkutucu boyuta ulaşmazdı.Siyah saçlarını karıştırıp,beyaz yüzünü neredeyse morartacak şekilde iki elinin arasında aldı.Kahverengi gözleri parlıyor ve şekilli dudakları seyiriyordu.Ağlamak ve ağlamamak arasında kalmıştı.Normalde böyle değildi,çabuk duygusallaşmazdı ama bu şehri seviyordu belkide ? Kim bilir.
Sabah 8.30'da alarm ötmeye başlamıştı.Hep erken kalkardı çünkü gündüz süresi ona her zaman kısa geliyordu.Kahvaltısını dışarıda yapacaktı bu yüzden hızlı bir duş alıp dün giydiklerini tekrar üstüne geçirip kendini sokağa attı.
En sevdiği kafedeydi.Kafeye orman havası hakimdi ve sabah kahvaltısı için en iyi yumurta burada pişiyordu.Bayan ona yaklaşıp '' Ne yemek isterseniz? '' diye sorunca Olsey daldığını farketti ve parlak gözlerini kadına çevirdi '' Iıı galiba her zamankinden alacağım '' bunu söylerken yüzüne gülümseme yayılmıştı ve kadında aynı şekilde tepki verdi.
Yemeğini iştahla yedikten sonra Olsey yan masada bir kıkırdama duydu.Liseli kızlar? Evet liseli kızlar Olsey'in başına hep bela oluyordu.Hatta bazen takip ediliyordu,Olsey abartılacak kadar yakışıklı olmadığını biliyordu fakat cazibesi olduğunu inkar etmiyordu.Kızlardan teki Olsey'e bir şeyler söyleyecek gibi olurken Olsey hızlıca hesabı ödeyip mekanı terk etti.
Şimdi Tedd'in yanına gidip bu sefer nereye kaçacaklarını öğrenecekti.Tedd Olsey'e çok uzakta oturmuyordu bu yüzden varması sadece yarım saat sürdü eğer 4 ayaklı olsaydı 10 dakikada varırdı.
Tedd kapıyı hızla açtı.Yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi.
Tedd '' Bu kadar erken geleceğini tahmin etmemiştim! ''
Olsey '' Ne kadar çabuk o kadar iyi.''
Tedd '' Hadi ama dostum,kaç tane şehir değiştirdik şimdi duygusala bağlamanın zamanı değil! ''
Olsey '' Tedd neden nereye gideceğimizi uzatmadan söylemiyorsun? ''
Tedd '' Pekala,uzunca düşündüm.Bizi genelde nüfusu az olan şehirlerde arıyorlar ki haklılarda çünkü hep böyle şehirleri seçiyoruz.Tercihimizi değiştirirsek belki bu sefer bulamazlar? ''
Olsey '' Eee? Nerde karar kıldın? ''
Tedd '' Başta Tokyo'yu düşündüm ama orası bize göre değil.New York şuan için ideal.''
Olsey için farkeden bir şey yoktu.Öyle ya da böyle gideceklerdi.Neresi olduğu önemli değildi.
Olsey '' Peki,ne zaman gidiyoruz? ''
Tedd,Olsey'in bu kadar sakin cevap vermesi afallasada çaktırmadı.
Tedd '' Eşyalarını topladıysan yarın yola çıkalım.''
Olsey '' Tamam yarın buluşuruz.Şimdi gidip son bir kez eğleneceğim.''
Olsey nasıl eğleneceğini biliyordu,sürekli takıldığı o bara gidecek ve sadece duracaktı.Birileri yanına mutlaka gelirdi nasıl olsa.Kızlar ile flört etmeyi beceremiyordu,başka şeyleri becerebiliyordu sadece.Aşık olmak ya da sevgi konusunda tek bir fikri bile yoktu.İhtiyaç duyduğuda söylenemezdi,bunlar onun için hastalıklı şeylerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOŞ YA DA ÖL
WerewolfYağmur kesik kesik fakat öyle hızlı yağıyordu ki insanlar ufacık şemsiyelerinin altında adeta saklanarak ilerliyorlardı.Bunu fırsat bilen kahve dükkanları,yoldan geçenlerin gözlerine sokmak istercesine kahvenin dumanının tüm sokağa salınmasına izin...