Mutluyum, patavatsızım ve herseye gülüyorum. Sence bir insan için daha sinir bozucu birşey olur mu ? Bak işte ben buna da gülerim.
Kendi kendime içimden bu Düşünceler geçerken sırıtmama engel olamıyordum. Öğretmen ise gayet ciddi bir şekilde ders anlatıyordu.
Benim için fazla ciddilerdi sanırım. Arkamı döndüm ve arkamdaki Semih'e sırıttım. Bana 'ne sırıtıyorsun ' yerine ters bir bakış Attı.
Bende tekrar sırıtmaya devam ettim tabiki klasik ben naparsınız. Canım sıkılınca telefonumu elime aldım. Derste olduğumuz için sıranın altındaydı.
Sonra birden birşey hatırladım. Bir Semih'e dönüp onu duyabileceği bir ses tonuyla ,"Internet paketim bitmiş !" Dedim. Buna Karşılık o da bana sırıttı. Bende sahte bir sinirle önüme döndüm. Sanırım biraz dersi dinlemeye karar vermiştim. Notlarım düşüktü ama gayret ettiğime inanıyordum.
Öğretmen tam masasına oturucaktı ki bi anda ,
"Hocam! " diye bağırdım. Şimdi otursaydı ben biterdim. Insanlara şaka yapmak en büyük favorilerimdendi. Bunu kötülük olsun diye değil Gülmek için yapardım. Insanlar buna alışkındı.
Hoca Şaşkın bir ifadeyle bana baktı."Efendim Duru?" Dedi.
"Şey.." Diyebildimdim sadece çünkü öğretmen Çoktan sandalyesine oturup düşmüştü. Birden kendimi kahkahaların Arasında kahkaha atarken buldum. Sonrada müdürün Odasında tabiki.
Ne dese haklıydı ama bu bende bağımlılık yapan bir hastalık gibiydi. Vazgeçemiyorum işte. Müdür anlatırken içimdeki ben yine sırıtıyordu.
Zaten pek ağladığını görmemiştim. Ama dışımda özür diler gibi bir ifade vardı. Müdür konuşmasını bitirince ,
"Haklısınız hocam ! " dedim üzgün çıkmasını umduğum bir sesle.
"Yavrucuğun daha ne kadar söylemem gerek insanlara gereksiz şakalar yapmayı bırakmalısın!" Dedi sakince.
"Geçen günde yemekhanede yemek Savaş'ı yapmıştınız." Deyince hatırladım ve kıkırdadım. Sonra cici kız gülümsememi takınıp müdür amcaya gülümsedim. Müdürde hemen amca oldu Gözüme. Cici kız vardı ne de olsa içimde.
"Çıkabilirsin." Dedi sakince . Hemen Kapıya yöneldik ve çıktım. Kapıda müdürün odasına girmek için bekleyen bir çocuk vardı. Ona baktığımda sırıttığını gördüm. Sonra yürüyüp odaya girdiğinde ise bir bağırma sesi,"Daha ne kadar söylemem gerek insanlara gereksiz şakalar yapmayı bırakmalısın!" Bu cidden ağır olmuştu sanırım.
Ama içimdeki ben yine sırıtıyordu. Ama tuhaf olan şey ise Öğretmenin bunu bana değilde Başkasına söylemesiydi.
Bu kimdi? O Sırada bunları düşünürken Kapıdan bir çocuk çıktı."Hey o benim repliğim! "Dedim sahte sinirle.
Bana sahte şaşkınlıkla baktı ve ,"İkimizede aynı şeyleri mi söylüyor?" Dedi sahte dehşetle.
Birden duraksadı ve sahte siniri vurdu yüzüne."Alçak adam!" Dedi. O an kahkaha atmaya başaldık. Öyle bir Gülmek yok ! Bu çocukta benim gibi anırıyordu.
Cidden ruh öküzüm falan mıydı? Bu düşünce gülmeme sebep olmuştu. Çocuk bana baktı ve bir an gülmeyi kesti.
Yüzü ciddi olmasa da en ciddi ifadesini takınmaya çalışırken,"Dur tahmin ediyim ruh öküzüm dimi?" Deyince ağzım neredeyse 'o' şeklinde açıldı.nerden bilebilirdi ki ? Yani dışımdan söylememiştim.
Selam ilk Yazım diyemeyeceğim çünkü ilk hikayem ' mutluluğun içindeki mutsuzluk'
Umarım bunu da beğenirsiniz:*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Happy
ChickLitBana hep mutlu derlerdi. Sebebi ortadaydı zaten. Fazla Neşeli bir insandım ben. Ayrıca yaramaz bir cici kız. Her yaramazlığımda hep o tatlı gülümsememe sığınırım. Onun kollarında bulurdum kendimi. Herşeyi böyle toz pembe anlatırken birazdan patavat...