𝘵𝘸𝘦𝘭𝘷𝘦

815 38 15
                                    


Gözlerimi büyük gürültüyle açtığımda yeni uyanmış olmanın afallığı vardı üzerimde. Gözlerimi başımın ucunda ki saate çevirdiğimde 03:12 olduğunu gördüm. Alacaklı gibi çalmaya devam eden kapı da hiç susacakmış gibi değildi.

Kapkaranlık olan evin içinde bir yere takılmadan kapıya ulaşabildiğim için şanslı olmalıydım.

Kapının deliğinden baktığımda sadece vücudunun yarısı görünen bir silüet vardı. Açıkçası kapıyı açıp ve açmamak arasında ikilemde kalmıştım. Böyle bir devirde, özellikle de tek başınıza yaşıyorsanız korkmamanız için hiçbir sebep yoktu.

Bi süre kapının önünde dikildikten sonra kapının öbür ucundaki kişinin gitmeyeceğini anlamıştım.

Kapıyı açmam ile içeriye doğru bir bedenin yığılması bir olmuştu. Refleks olarak tuttuğum bu bedenin her kim olduğunu göremediğim için hemen yan tarafta ki ışık düğmesine basmayı akıl etmiştim.

Gördüğüm sima ile olduğum yerde kalakalmıştım. Berke.. Evimin adresini nereden bildiği sorusuna tekrar dönmek suretiyle başka bir şey soruyorum, Berke neden sarhoş bir şekilde benim kapımda?

"Aha, selam güzel kız."

Allah'ım bana güç ver, sabır ver hepsinden bol bol ver.

Bir yandan küçücük boyum ile 1.91 olan bu adamı tutmaya çalıştığım için kendime acıyordum çünkü sadece çalışıyordum.

Kapıyı kapatıp Berke'yi salona taşımıştım.

"Senin ne işin var burada?"

Bravo Selin, sarhoş bir insan iletişim kurmaya çalışıyorsun.

"Geçiyordum bir baktım senin evin, ne zaman taşındın sen buraya ya.."

Gözlerini etrafta gezdirip eşyaları süzmüştü.

"Maşallah çok güzel, Allah analı babalı büyütsün."

"Sana şimdi bir kahve yapıyorum ve kendine geliyorsun."

Suratında ki sinir bozucu gülüş bir anlığına kaybolur gibi olsa da ne yazık ki tekrar sırıtmaya başlamıştı..

Çenen çıksın Berkeciğim.

Gecenin bu saatinde bir yandan uğraştığım şeylere söylenirken bir yandan da en sertinden kahve yapıyordum. Kendine gelip burada ne işi olduğunu anlatması gerekiyordu.

"SELİĞN BU NE BÖYLE BURADA SİYAH BİR ŞEY VAR! BÖCEK Mİ BU SELİNN."

Berke'nin bir anda bağırması üzerine salona geldiğimde koltuğun üstüne çıkmış halının üzerinde ki siyahlığa bakıyordu.

Berkeciğim kötü bir haberim var..

"Ya Berke! Şaka mısın sen? Halının deseni o halının."

Koltuğun tepesinden indiğinde halının üzerine yakınlaşıp az önce korktuğu desen ile bir kaç saniye bakışmıştı.

"Aa desenmiş vallahi, sende baştan söylesene be Selin."

"Söyleyeceğim ben sana söyleyeceğim.."

İçime içime konuşmuştum.

Berke, burnunu bir şeyin kokusunu almak istermişcesine kıvırmıştı.

"Bir şey mi yanıyor?"

Bende burnumu onun gibi kıvırıp koklamaya çalıştığımda hiçbir koku alamamıştım.

"Hayır ben koku almıy- KAHVE BERKE KAHVE!"

Koşar adım mutfağa girdiğimde taşmamış olmasını dilediğim kahve hem taşmıştı hem de yeni temizlediğim ocağımı batırmıştı.

𝘯𝘦 𝘴𝘦𝘷𝘮𝘦𝘬 𝘯𝘦 𝘴𝘦𝘷𝘪𝘭𝘮𝘦𝘬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin