Hıçkırıklara boğulan Yusuf
-E…Ev… Evet, kızım, babalar yüzlerini bazen yıkar çocuklarının yanına gelirken, bazıları da benim gibi gözyaşı ile yıkar.
-Neden ama sizin evde su akmıyor mu amca, bizde su var amca, sen bundan sonra gel elini yüzünü bizde yıka ağlama. Ben seni çok sevdim neden mi?
-N…Neden?
-Çünkü şimdiye kadar yanıma anne ve babamdan başkası gelmemişti de ondan ya…
Yusuf sımsıkı hıçkırıkların eşliğinde Nilüfere sarılarak ağlamaya devam etti. Sanki yarasına peygamber çiçeği sarılmışta onun kokusunu ciğerlerine çekiyordu. Komşular şu anda şafağın karanlığında merhametlerini idam etmiş, merhametsiz kalmış gibi mahcup gözlerinde yaşlar ile sessizce konuşulanları dinliyorlardı. Biraz önce kavga anında yüreklerindeki hırs alevi sönmüş Nilüfer ve ramazanın perişan halini ve onlara yardım etmemenin hallerini soramamanın ateşi ile yürekleri kor alev yanıyordu. Şeytana uyarak kavgayı ayırmamanın seyirci kalmanın eyvah’ı sarmış yakıyordu sessiz sessiz.
Yürekten tövbe ederek hallerini yüce Rahmana içlerinde arz ederken, Nusret amca Komşusu Ramazanın eline abanarak öpmeye çalışırken, Ramazan müdahale etti. Nusret amca
-Evladım kusuruma bakma, hakkını helal et bağışla beni ne olursun, şeytana uydum…
Ramazan
-Estağfurullah amca, bak ismini daha bilmiyorum…
-Nusret evladım Nusret.
Başları önlerinde eğik olan komşular başlarını kaldırarak hep bir ağızda mahcup bir ses ile
-Bizleri de bağışla…
-Estağfurullah, bağışlamak Allah’a mahsus, ben kırgınlığımı unuttum bilene.
Nilüfer babasına bağırarak
-Babacığım babacığım, bu amcanın evinde su yokmuş...
Sözünü bitirmeden öksürük ile ağzında gelen kan ile nilüfer son nefesini, Yusuf’un kucağında gülümseyerek Allah’a teslim etti. Yusuf
- İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi Raciûn diyerek, hıçkırıklarla devam etti ve tabi komşularda… Nilüfer hayata gözlerini yumarken oda içinde bulunanlar şafağın karanlığında vicdan ve merhametini idam edenlerin yüreğinde merhamet yeniden yaşamaya başlıyordu.
Mehmet Aluç
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merhamet'lerini İdam Etmişler
RandomGece, sabaha doğru ezan ile nura bürünmüştü gerçi gökyüzü her zaman nurluydu, ezan okununca sanki daha nurlu oluyordu. Âlemin sırrına davet vardı, gönlü merhametle okşayan gülümseten, kırgın gönülleri barıştıran suskun sözlere çırpınarak yalnız ıpıs...