Sabah'ın 9'unda alarmın çalmasıyla başımı kitap ve defterlerle dolu masamdan ürkerek kaldırdım. Alarmı kaparken elimle geceden kalma kahve bardağını yere devirdim.
" siktir!"
Sandalyeden kalkıp yerdeki cam parçalarını toplamaya başladım. Annem kapıyı açınca topladığı cam parçası parmağını kesti.
" Oğlum hadi hazırlan gidiyoruz."
" hay sıçayı- ne ?"
Hiçbirşey demeden yatak odasından koridora kadar büyük valizini sürükleyerek getirdi.
" saat 11.00'da yola çıkacağız."
" Bir dakika biz nereye gidiyoruz tam olarak?"
" abi yolda anlatırım ben sana." Dedi İpek. Kanayan elimi tutarak kalktım.Üstüme bej rengi bir tişört geçirdim ve converslerimi kapının önüne fırlattım. Bavuluma onlarca kitap ve birsürü kıyafetimi doldurdum ve yola çıktık.
Kulaklığımı başıma taktım ve yüzüme batan güneşin ışığı vururken, hızlıca yanımdan geçen arabaları ve insanlara baktım.- Abi, abi? abi!
Kafasını koyduğu camdan kaldırarak kulaklığını boynuna indirdi.
- Bana mı seslendin?
- Evet. Nereye gittiğimizi sormıcak mısın?
Kaşlarını kaldırarak- Hh aklımdan gitmiş...
- Babam bu yaz tatilini bizimle geçiremeyecekmiş. Yurt dışına iş için çıkması gerekiyormuş ve 3 ay Almanya'da olacakmış. Annem de yazlığa gitmemizi istedi. Yani bu da demek oluyor ki İzmir'e gidiyoruz!!
Çok heyecanlı değil mi??
Oraya bayılıyorum.Yiğit kafası karışmış ve biraz sinirli bir şekilde
- Zaten hiçbir zaman bizimle vakit geçirmeye vakti yoktu. Koymadı yani.Kulaklığımı tekrar başıma taktım ve başımı cama yasladım...
Birkaç saat sonra...
Bavulları otobüsten indirip papatya sitesine girdik. Küçüklüğüm burada geçmişti. Her yaz, her okul tatilinde buraya gelirdik. 9 yaşından beri buraya gelmemiştim. Bunun yanısıra yazlığa geldik. Anahtar halâ kurumuş çiçek saksısının altındaydı. Elimdeki bavulları yere bırakıp kapıyı açtım. Eşyaları kapının önüne bırakıp etrafı toparlamaya başladık. Mobilyaların üzarindeki tozlu , beyaz çarşafları kaldırdım. İpek , yerlerin ve vazoların tozunu aldı. Annem ile İpek mutfağı toparlayıp evi havalandırdılar. Bende bavulları alıp üst kata çıkardım.
- Anne , abimle sahile inebilir miyiz?
-ne yaparsanız yapın.
Yiğit annesine sarılıp, İpeğin gönlü olsun geliyorum yarım saate.
Sahile gittik. Hava çok sıcaktı. İpek denize ayaklarını sokmak için gitti. Kumsalda yürürken kıyıya vuran küçük dalgaları izliyordum ve kafama voleybol topu geldi. Elimi başıma koydum ve fileye doğru döndüm.- Çok pardon iyi misin ?
- siktir.
Yanıma geldi ve başımı tutan elimi tuttu.
- iyiyim.
- Arkadaşlarla voleybol oynuyorduk da smaç basmıştım sana geldi. Çok özür dilerim.
- sorun değil.
- Sen buralarda yeni misin, daha önce seni hiç görmedim.
- Çocukluğumdan beri buraya geliyorum ama hiç denk gelmemişiz.
Dedim gülerek.
- ahahaha anladım.
Kız geri adımlarla yanımdan uzaklaştı ve arkadaşlarının yanına gitti.Çok güzel bir kızdı. Sarı, incecik beline kadar uzanan dalgalı saçları güneş ışığında parlıyordu. Gözleri deniz gibiydi, masmavi. Peri masalından fırlamış gibiydi...
- Abi ben eve gidiyorum geliyor musun , abi?
İpeğin beni dürtmesiyle kendime geldim.- öhm, şey evet geliyorum.
Eve gittiğimde annem heryeri toparlamış, sofrayı bile hazırlamıştı.
- Hanife sultan yine döktürmüşsün. Off mis gibi kokuyor.
Gülümsedi ve masaya içecekleri ve bardakları getirdim. Aklım kızda kalmıştı. Kimdi acaba ?
"Ops!" Yere bardağı düşürdüm.- Yiğit'imi kim büyüledi bu kadar acaba ne dersin İpek?
- Bir kızla konuşuyordu az önce. Bilemiyorum artık.
Gülüştüler.
- Geçin dalganızı hem ne alaka , sadece , sadece konuştuk o kadar. Tanımıyorum bile !
Gülüştüler tekrar. Başıma vurdu , Otur hadi Yiğit, dedi...Merhabaaaa ben Betüll yeni birşeyler yazıyorummm. Umarım beğenirsiniz bir şeyler deniyorum yine şwşssğsğdpf. Neyse daha fazla uzatmayacağımm. İyi okumalarrrr.<3333