Yerde yatan bembeyaz küçük bedene bakıyordu genç adam. Önce kollarından akan ve zemine yayılan kırmızı sıvının ne olduğunu idrak edemedi.
Ama gerçekten fark ettiğinde acı bir çığlık çıktı dudaklarının arasından.
Yerdeki beyaz bedeni kendi buğday renkli kollarının arasına aldı. Kalbi hala atıyordu ama can gitmeye başlamıştı küçük beyaz bedenden.
"Hoseok..." diye bir fısıltı çıktı beyaz bedenin dudaklarından.
Genç adam dolu gözlerini beyaz bedenin gözleriyle buluşturdu alelacele.
Yalvarmak istiyordu, bunun bir şaka olduğunu söylemesini istiyordu kollarındaki küçük beyaz bedenden.
"Seni seviyorum..." kelimeleri döküldü canı gitmeye başlayan dudakların arasından.
"Mektuplar..." diye son kez fısıldadı ve gözlerini kapattı.
Canı çekilmişti şimdi küçük beyaz bedenin...
"Gitme..." diyebildi sadece genç adam canı gitmiş beyaz bedene.
Gitmeden önce söyleyememişti 'Ben de seni seviyorum' diye.
Bir süre boşlukta gibi durdu. Sanki kendi canı da çekilmişti onunla beraber.
Genç adam kucağındaki cansız beyaz bedeni kollarıyla iyice sarıp başını göğsüne yasladı ve içindeki tüm acıyla bağırarak ağlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
His letters
FanfictionMin Yoongi'nin travmaları ve ağır depresyonu vardı. Hoseok'a mektuplar yazmaya başladı. "Ben etrafımdaki kimseyi mutlu edemedim... Özür dilerim sevgilim."