Yaklaşık beş dakikadır hiç durmadan bağırdım."Sinem uyan Sinem... beni bırakma uyan Sinem... Yardım edin... ya kimse yokmu yardım edin Sinem uyan Sinem..."
Kapının kırılması gibi bir ses duyunca sesimi dahada yükselttim.
"Yardım edin lütfen... Yard..."
Daha fazla konuşmadım. İsyan etmeye başladım. Daha sonra Serkan'ın sesini duydum.
"Sanem..."
"Serkan yardım et lütfen."
Ellerini omuzlarımın altına geçirdi. Beni geriye çekmeye başladı. Ama ben sıkı sıkı tutumunmuştum.
"Sanem bırak ve geri çekil."
"Hayır.. beni rahat bırak."
Serkan beni sıkı sıkı tutup banyodan dışarı çıkardı. Kapıyı kilitledi. Bende kapının yanında dizlerimin üzerine oturup bekledim. Avuçlarımın içine baktım. Kan..
Birkaç dakika sonra kapı açıldı. Serkan bir Sinem'i bi havlular sarmış gidiyordu. Hemen ayaklandım.
"Hadi hastaneye götürelim."
Ağlamaklı titrek ve soğuk çıkıyordu sesim.
Serkan yüzüme baktı ve yürümeye devam etti.
"Serkan konuşsana ne oldu."
Hızlıca merdivenlerden aşağı doğru indi. Bende arkasından koştum. Kapının önündeyken kapıyı tuttum. Ağlayan gözlerle ona baktım ve titrek sesimle konuşmaya başladım.
"H hast hastaneye değilmi?"
"Sanem çekil."
"Neden söylemiyorum? Onu nereye götürüyorsun?"
Serkan gözlerini yumdu.
"Sanem sana çekil diyorum."
Bu sefer ben sesimi yükseltip bağırmya başladım.
"O benim kardeşim... onu nereye götürüyorsun bana söylemek zorundasın!"
"Onun nereye gittiğini öğrenmek istiyorsun? "
"Evet"
"Arka bahçeye."
"Ne?..."
"Sanem o öldü..."
Kapıyı açıp dışarı çıktı.
Yutkundum... artık nefes alamıyordum... almam içinde bir sebep yoktu zaten... Avuçlarımın baktım hala Sinem'in kanı... yere oturdum. Ellerimi boğazımda gezdirdim.
Sonra Serkan'ın ayak seslerini duyunca hemen ayaklandım.
"Ne yaptın ona?"
"Sanem toparlanman lazım. Git uyu ben yarın sen uyanır uyanmak yanında olacam merak etme."
"Nasıl uyuyamıyorum?"
"Sen benim dediğimi yap."
"Tamam."
Yavaşça merdivenlerden çıktım. Sinem'in kan damlaları vardı. Bağırıp çağırmamak için kendimi çok zor tutuyorum. koşarak odama gidip yattım.
Uyandığımda direk aşağı indim. Sonra aniden kapı çaldı, açtım. Serkan elinde birsürü poşetle gelmişti.
"Günaydın Sanem. Bugün nasılsın?"
Şişmiş gözlerimden önemi göremiyor ve sesim kısılmıştı.
"Neden burdasın?"
"Merak etme. Sana göz kulak olmam lazım. Seni bu halde bırakamam."
"Benim kimseye ihtiyacım yok."
"Merak etme. Sadece ben yıllık izindeyim."
"Peki bu poşetler ne?"
"Aç bak. Sen kaç gündür yemek yemiyorsun? Zayıflıktan öleceksin."
"Bilmiyorum."
"Gel güzel bir yemek yiyelim. Biraz toparlanırsın iyi gelir."
"Benimle ilgilenmek zorunda değilsin. Ben çocuk değilim."
"Hadi ama şimdi bu konuyu konuştuk."
Bişey demeden olduğum yere sabitlendim. Ve ne yaptığını izlemeye başladım. Kahvaltı hazırlıyordu. İçerdeki masaya tabakları dizip geri geliyordu. Bardakları tepsiye koydu. Tam içeri alırken elinden aldım.
"Benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim."
Gözleri parlıyordu. Gülümseyip tepsiyi bana verdi. Oda elinde tabaklarla gelip sofrayı tamamladı. Oturdum. Tam karşıma oturdu. Yemeğini temeye başladı ama ben yemiyordum.
"Neden yemeğini yemiyorsun?"
Çatalı elime alıp yemeğimi yemeye başladım.
Tabağımî bitirince kalbimdeki boşluğu hissetmem üzerine Serkan'a yöneldim.
"Dün Sinem..."
Sözümü kesti.
"Dün hakkında hiçbirşey bilmiyorum."
Ters ters ona baktım. Ve yemek tabağımı mutfağa aldım. Arkamdan Serkan geldi. Benimle yemeği toparlamaya başladı. Bende bulaşıkları makinaya dizdim.
İşim bitince salona geçtim. Tavandan tabana olan camın karşısına oturdum. Dışarda yağmur vardı. Yağmuru izlemeye başladım.
Serkan arkadan beni konuşturdu. Arkama dönüp ona baktığımda elinde iki tane kahve vardı. Karşıma bir sandalye koyup oturdu. Oda yağmuru izleyip dinlemeye başladı. İkimizde kahvemizi yudumladık.
"Sanem"
"Efendim."
"Anlat."
"Neyi?"
"Aileni."
"..."
"Nerdeler, neden yanında değiller? Hepsini anlatmanı istiyorum."
"Annem ve... dur bir dakika. Bunu sana neden söylüyimki? Sana güvenmiyorum. Seni tanımıyorum bile."
Duraksadım.
"Biliyor musun Sanem. Bencede iyi bir plan değildi. Sadece yardım etmek istiyordum. Ama madem yardımımı istemiyorsun bende yardım etmem."
"Ben... özür dilerim. Yani ne diyeceğimi..."
Sözlerimi tamamlayamadım. Bana baktı. Hızla yerinden kalktı ve kapıyı çarptı. Nefesim kursağımda takılmış gözlerim dolmuştu.
Bir süre sonra iyi düşünmeye çalıştım. Yaptığım hatanın farkındaydım. Bana yardım eden birisine kötü davrandım. Ve onu kaybettim.
Kendimi çok kötühissetmeye başladım. Ve çok yalnız.
Nedense Ada beni uzun süredir aramıyor, sormuyordu. Tabi sevgilisine moral vermeye çalşıyordur diye geçirdim aklımdan. Buna rağmen onu aradım.
"Efendim."
"Alo Ada."
"Sanem sen misin?"
"Evet benim. Ada sana ço..." sözümü kesip konuşmaya başladı.
"Sanem artık görüşmesek daha iyi olur."
"Ada sen ne diyorsun?"
"Sanem yardım etmek isterdim. Ama herkeze zarar veriyorsun. Şimdi kapatmam lazım."
"Ada dur. Sinem öldü."
Bunu söylerken ağladığımı farkettim.
"Ne"
"Sinem'i öldürdüler. Lütfen bana yardım et sana yalvarıyorum."
"Off Sanem tamam hemen geliyorum."
Telefonu kapatınca güvenimin sarsıldığını farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ
Misterio / SuspensoSanem kapıya uzanmıştı.Yıkılmıştı artık olanlara dayanamıyordu.Onun için artık hayatın bir analmı yoktu.merdivenlerden sürünerek çıktı. Yemyeşil gözlerini, masmavi denize dikti. Gözlerinden akan birkaç gözyaşı masmavi ve birkısmı tüllü elbisesini ıs...