09

471 71 11
                                    

Hyunjin ve Seungmin'i yalnız bırakmak adına sigara içmek için dışarı çıkmıştım. Bir yandan sigaramı içiyor bir yandan da onları izliyordum. Birbirleri ile uğraşmalarını gülerek izlemiştim. Onların da benim de uzun zamandır böylesine içten gülmediğine emindim.

"Vay canına, Seo Changbin'i gülerken gördüğüme göre bu dünyaya gözlerimi rahatça kapatabilirim."

Duyduğum tanıdık ses ile bakışlarımı yan tarafıma duvara doğru yaslanmış sigarasını içen bedene çevirdim. Ne zamandır onu görmüyordum? İki yıl? Üç yıl?
Onu görene kadar hissetmediğim özlem ve acı şu an ciğerlerime saplanmış gibiydi. Nefes alışverişlerim düzensizleşmişti ve görüş alanım buğulanmıştı.

Jisung sigarasını yere atıp üzerine bastıktan sonra bana doğru yürüdü.
Geriye doğru gitmek istiyordum ama sanki yerime saplanmış gibiydim.
Ben hareket edene kadar Jisung çoktan yanıma ulaşmıştı ve geriye doğru gitmemi sağlamıştı.
Sırtımın duvarla birleştiğini hissetmiştim. Jisung düz bakışlarla yüzümü incelerken gözlerine bakmamak için gözlerimi başka yerelere çevirip duruyordum. Önümdeki bedenin alışık olduğum kokusu başımı döndürüyordu.
Dizlerimin bağı çözülmüş gibiydi.

"Bana bakmayacak mısın Seo Changbin?"

Gözlerimi bir süre kapalı tutmanın bana iyi geleceğini düşünmüştüm. Jisung bu fırsatı değerlendirerek yüzünü daha çok yaklaştırmış dudaklarımızın birbirine temas etmesine sebep olmuştu.
Dakikalardır tuttuğum nefesimi Jisung'un dudaklarına doğru verdiğimde sarhoş gibiydim.
Gözlerimi açıp Jisung'un kan oturmuş gözlerine baktım. Şimdi ağlasam çok mu güçsüz görünürdüm?

"Bana baktın Seo Changbin."

Başımı salladım. Jisung burukça gülümsedi.

"Peki beni gördün mü?"

Başımı iki yana salladım bu sefer. Gözlerinden bir yaş kopup yanaklarına doğru süzüldü.

"Sana bakıyorum Seo Changbin."

Bu sefer aynı soruyu ben ona sordum. Jisung kendisine sorduğum soruyla gözlerini yüzümün her bir köşesinde gezdirdi. Bakışlarına hüzün, bakışlarına özlem yerleşmiş gibiydi ya da ben öyle düşünmüştüm.

"Seni göremiyorum."

Yanağımı okşadı hafifçe. Dokunmuş olduğu tenim parmaklarının altında yanıp kül olmuştu sanki.

"Aynı bedenlerde bambaşka kişileriz şimdi."

Yanağımı Jisung'un eline yaslamamak için içimde büyük bir savaş veriyordum. Fakat bu savaşı kimin kazanacağı fazlasıyla belliydi. Yanağımı okşamaya devam ederken savaşı kaybetmiştim çoktan.
Birbirimizi uzun bir süre inceledik. Yüzümüzün her bir köşesinde anılarımızı bulduk ve tekrar yaşadık.

Yıllar sonra o karşımdaydı ve ona karşı ördüğüm duvar yerle bir olmuştu. Ona olan sevgimin biraz olsun değişmediği gerçeğiyle yüzleşmiştim.

"Tekrar tanışalım Han Jisung."

Jisung dudaklarına kocaman bir gülümseme yerleştirdi. Gözlerinin içi dahi gülüyor gibiydi.

"Tekrar tanışalım Seo Changbin."

***
ve gökten üç elma düşmüş;
biri hyunmine, biri binsunga, biri de siz okuyanlara.
ben elma sevmem.

hadi selametle dayıcım.

-red

cry for me | binsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin