"Anlat."
Seungmin gün boyu oturduğum mutfak masasında karşıma oturarak konuştuğunda irkilerek bakışlarımı ona çevirdim.
Öyle dalmıştım ki düşüncelerime gelmiş olduğunun bile farkında değildim."Neyi?"
Olabildiğince sakin bir şekilde güldü. Şu an tezgahta duran bıçağı alıp bana defalarca kez saplama ihtimalinden irkilmiştim. Çünkü bunu yapabilecek kapasiteye sahip birine dönüşmüş gibiydi.
"Anlat Chanbin. Tüm bu şeyler yaşanırken neden sustuğunu anlat."
"Bilmediğimi mi sanıyorsun Jisung ile arandakileri?"
Şaşırmam gerekirdi belki ama Seungmin'in bilmediği bir şeyin olmadığını geçirdiğimiz günlerde anladığımdan şaşırmamıştım söylediklerine.
Derin bir nefes aldım. Artık yüzleşme vakti gelmişti ve kaçmanın mantıklı bir yanı yoktu."Jisung'a olan hislerimi ilk kez hasta olduğumda fark ettim. Hatırlar mısın bilmem yataklara düşmüştüm. Hiçbiriniz yanımdan ayrılmamıştınız ama özellikle onun benimle ilgilenmesi, yanımdan ayrılmaması öyle hoşuma gitmişti ki."
"Zaman geçtikçe her hareketi, her sözü ilgimi çekmeye başlar olmuştu. Onun yanında hiç olmadığım kadar heyecan doluydum. Kendimi küçük bir çocuk gibi hissediyordum."
Derin bir iç çektim.
"O gece yaşanmadan birkaç hafta önce birbirimize olan hislerimizi paylaşmıştık. Aslında bu işin tek taraflı olduğunu, yapmış olduğum konuşmanın sonunda hislerimle tek başıma kalacağımı düşünerek ben konuşmak istemiştim onunla. Çünkü hislerimin yoğunluğundan ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim."
"Fakat düşündüğüm gibi tek taraflı bir şey olmadığını öğrendim. Öyle mutlu olmuştum ki Seungmin."
Seungmin ilgiyle beni dinliyordu tıpkı eski günlerdeki gibi ve bu görüntü gözlerimin dolmasına, içimdeki yangının körüklenmesine sebep olmuştu. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladığında silmek için, saklamak için uğraşlara girmedim. Bunları gerçekleştirmek için fazlasıyla yorgundum.
"Jisung benim kadar rahat değildi. Ben de değildim ama en azından daha sakin yaklaşabiliyordum. Kontrolü sağlayabiliyordum."
"O gece yaşananlardan sonra Jisung korktu öyle değil mi?"
Sessizliğini bozduğunda yutkunarak başımı salladım.
"O gece korkmayan tek kişinin Chan olduğunu düşünüyorum."
Seungmin gülerek başını iki yana salladığında hiçbir şey anlamadığım için boş bakışlarımla onun gülmesini seyrettim. Gülüşünün ardında yatan öfke ortamdaki gergin havayı daha da gergin bir hale sokuyordu.
"Yanılıyorsun. Orada en çok korkan kişi Chan'dı çünkü o bir erkeğin bir erkeği sevebilme ihtimalinden ölesiye korkuyordu! Felix'e olan hislerini Hyunjin ve Jeongin'in ilişkisini öğrendiğinde kesin olarak anlamıştı ve bundan korktu!"
Her kelimesinde sesi yükselmiş ve elini masaya sertçe vurmuştu. Bense hıçkıra hıçkıra ağlıyordum çünkü artık omzumda, kalbimde ve zihnimde her gün daha da artan o yükü atmak istiyordum.
"Jisung çok korkmuştu, Hyunjin'in yaşadıklarını gördükçe daha da korktu ve bunları kaldıramayacağını ona zaman vermemi istediğini söyledi."
"Onun o korku dolu ve çaresiz halini görmek öyle canımı yakmıştı ki hiçbir şey söyleyemedim. Gitme diyemedim veya bunu atlatabileceğimizi söyleyemedim."
"Çünkü sen de bundan emin değildin Changbin. Öyle değil mi?"
Başımı salladım. Seungmin oturduğu yerden kalkmış birkaç adımla yanıma gelmişti. Destek vermek istercesine hafifçe omzumu sıkmıştı fakat omzumu sıkan eli öyle ağır gelmişti ki olduğum yerde ezilip büzülmüştüm. Biraz daha beni inceleyip mutfak kapısından çıkmadan önce ona son cümlemi söyledim.
"Bir aptal gibi hâlâ o zamanın sona ermesini bekliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cry for me | binsung
Fanfictiondie for me/ changbin & jisung "hâlâ bir yerlerde nefes alıyorsan geri dönmeni bekliyorum"