29

6.5K 486 88
                                    

Jeon Jeongguk ;

Ellerim titriyordu.

Benim ellerim her zaman titrerdi. Evden çıktığımda, kalabalık ortama girdiğimde, biriyle konuşurken, biri bana baktığında, korktuğumda ve daha da saçma sebeplerden dolayı titrerdi ama bu sefer farklı bir sebepten dolayı titriyordu ellerim. Neden titriyordu? Heyecan? Özlem? Belki...

Yüzümdeki maskeyi düzelterek yana doğru savrulan saçlarımı alnıma doğru taradım. Etrafta birileri olmasa da ister istemez tedirgin oluyordum. Her ne kadar eskiye göre az olsa da tam olarak atlatamıyordum bu tedirginliği, elimde değildi işte.

Kayalıklara yaklaştığımda gördüğüm tanıdık beden ile adımlarımı hızlandırdım. Onu çok özlemiştim. Üç gün olmuştu onu görmeyeli ama ben yine de özlemiştim. Biraz da kızgındım ona ama bu şuan umursayacağım son şeydi.

Kayalıklara çıkmamıştı ve arkası dönük bir şekilde öylece ayakta durarak karşısındaki denize bakıyordu. Dalmış olmalı ki ona yaklaşan beni farketmemişti. Tam arkasında durduğumda ise hiç düşünmeden kollarımı sıkıca beline sarıp alnımı sırtına yasladım.

"Bir daha sakın b-böyle yapma." diye kısıkça konuştum irkilen bedenine karşı. Benim olduğumu anladığı için iki eliyle karnında birleştirdiğim ellerimi sıkıca tuttu. Bana doğru dönmeye çalışmıştı ama kollarım sıkıca etrafını sardığı için pek başarılı olamamıştı. Bu uğraşına karşı hafifçe gülümseyerek kollarımı çözerek bana dönmesine izin verdim. Hiç vakit kaybetmeden bana döndü ve iki elimi de birden tutarak karşımda durmaya başladı.

"Ben de sana şu maskeyi bir daha takmamanı söylemiştim ama sen hala takıyorsun." dediğinde anında "Aynı şey değil!" diye çıkmıştım kaşlarımı çatarak. Bu tepkime gülerek bir elimi bırakıp yüzümdeki maskeye uzandı. Kendimi geri çekmeye çalışsam da buna izin vermeyerek tuttuğu elimi daha sıkı tutarak yüzümdeki maskeyi çıkardı. Daha sonra ise maskeyi cebine koyarak elimi tekrar bana uzattı ve saçlarımı yana doğru taradı ve gülümseyerek "Böyle daha iyi." dedi. Bakışlarımı kaçırarak gülümsedim.

"Hadi gel." diyerek elimi bırakmadan yüksekliğe çıkıp beni de yukarı çekti ve çıkmama yardımcı oldu. Elimi bıraktığında boşluğa düşmüş gibi olsam da çok geçmeden belime sarılan kol ile bu his yok oldu. Daha sonra ise kıyıya yakın düz bir kaya bulduğumuzda önce ben ardında ise hemen yanıma o oturdu.

Dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafıma sardım ve başımı ona bakacak şekilde dizlerime koydum. O ise bacaklarını uzatıp kollarını geriye yaslayarak gözleri kapalı bir şekilde yüzü gökyüzüne bakıyordu ve yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı. O kadar güzel görünüyordu ki, tabletim yanımda olsaydı kesinlikle bu manzarayı çizerdim. O gerçekten çok güzeldi.

"Jeongguk," diye bana seslendiğinde daldığım için irkildim ama belli etmemek boğazımı temizleyerek "Efendim?" dedim ve çenemi kollarıma yaslayarak denize baktım. Tanrım... Onu izlerken beni yakalamıştı ve biraz utanmıştım.

"Seninle konuşmak istediğim bir konu var." dediğinde sesindeki gergin ton bakışlarımın tekrar ona dönmesini sağladı. Gözlerimiz kesiştiğinde kahverengi gözlerindeki parıltı beni şaşırtmıştı. Bakışları eskisine göre daha emindi ve başka bir şey de vardı ama ben bunu çözemiyordum.

Sesimi çıkarmadan devam etmesini beklediğimde bakışlarını benden kaçırarak karşısındaki denize çevirdi. Ben ise hiç çekinmeden ona bakıyordum.

"Bu konu uzun zamandır aklımı kurcalıyordu. Seninle her yan yana geldiğimde bir şeyleri sorguluyordum kendi içimde ama bunun yanında arkadaşlarımın da söyledikleri vardı." durdu. Bakışlarını kısa bir süre bana çevirip tekrar karşısına döndü. Ben ise söylediklerini anlamaya çalışıyordum ama üstü kapalı konuştuğu için devam etmesini bekledim.

Trouvaille | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin