"Günaydın baby mochi!"
"Günaydın mı? Saatin kaç olduğundan haberin var mı Taehyung?" diyen Jimin'e karşı kaşlarımı kaldırdım ve duvar saatine baktım. Yuh! Saat öğleden sonra 3 lan! Bu saate kadar nasıl uyumuşum ben?!
"Siktir Jimin! Jeongguk bir saat sonra çıkacak ve benim daha duş almam gerekiyor! Tanrım!" diye söylenerek daha yeni çıktığım odama doğru ilerlemeye başladım ama birden aklıma gelen şey ile geriye doğru adımladım.
"Yoongi hyung nerede?" diyerek tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda televizyonda olan bakışları donuklaştı ve bir süre sessiz kaldı. Sonra da kafasını iki yana sallayarak "B-ben nereden bileyim be! Git kendin sor n-nerede olduğunu!" dedi. Sesi titremişti ve bu bana garip gelse de acelem olduğu için omuzlarımı silkerek tekrar odama doğru ilerlemeye başladım.
Bugün Jeongguk'un ailesiyle tanışacaktım ve dünden beri anlamlandıramadığım bir gerginlik vardı üzerimde. Heyecan da olabilir, bilmiyorum. Bu yüzden dün gece pek uyuyamamıştım ve haliyle bu kadar geç uyanmam çok normaldi.
Daha önce duş alırken bu kadar hızlı olduğumu hatırlamıyordum bile. Çünkü Jeongguk'u bekletmek istemiyordum ve bu yüzden hızlı olmam gerekiyordu değil mi?
Duştan çıkıp hızlıca saçlarımı kuruttum ve ardından giysi dolabımın önüne gelerek kıyafetlerimi karıştırmaya başladım. En sonunda beyaz tişört ve siyah kot pantolonunda karar kılarak hızlıca giyindim. Aynanın karşısına geçip saçlarıma şekil verdiğim sırada ise odamın kapısı çalınarak açıldı. Gelen Jimin'di ve şuan onun şaşkın bakışlarına maruz kalıyordum.
"İnanamıyorum Taehyung, ilk defa seni bu kadar hızlı bir şekilde hazırlandığını görüyorum."
"Abartma Jimin." diyerek göz devirdim ve tekrar aynadaki yansımama döndüm. Jimin de yatağıma oturdu.
"Taehyung?"
"Hm?"
"Jeongguk için dövdüğün çocuk da o okulda değil mi?" diye sorduğunda kaşlarımı çatarak ona döndüm ve "Nereden çıktı şimdi bu?" dedim. Jimin ise omuzlarını silkerek "Bilmiyorum. İçeride otururken aklıma geldi. O olaydan sonra Jeongguk'a bulaştı mı?" dedi.
"Hayır, hatta Jeongguk onu o olaydan sonra hiç görmediğini söyledi."
"Hmm, garip." diye kendi kendine konuştuğunda yanına gidip oturdum ve "Garip olan ne Jimin? Ne güzel işte, Jeongguk'a bulaşmıyor artık." dedim.
"Taehyung, bilmiyorum. Öylelerini biliyorum, biliyoruz. Yani böyle sessiz durması garip bence."
"Garip değil, korkmuştur belki. Olamaz mı?" diyerek alayla güldüm. Jimin ise bezmiş bir şekilde göz devirdi ve "En son lisede de öyle dediğinde sonradan ne olduğunu hatırlıyor musun Taehyung?" dedi tek kaşını kaldırarak. Yüzümdeki alaylı gülümseme anında yok olduğunda ayağa kalktım hızla ve komidinin üstündeki telefonumu alarak odamın kapısına ilerledim. O olayı hatırlatmak zorunda mıydı sanki?
"Taehyung..." diye arkamdan seslendiğinde sıkıntılı bir nefes vererek ona döndüm tekrar.
"Eğer bir şey olacağını anlarsam gruba yazacağım Jimin, oldu mu? Rahatladın mı?" diyerek göz devirdim. O ise kafasını sallayarak odadan çıkıp gitti. Oflayarak ben de arkasından çıktığımda direk dış kapıya yönelmiştim.
Ayakkabılarımı giyip telefonumdan saate baktığımda Jeongguk'un dersinin bitmesine az bir süre kaldığını gördüm ve hızlıca çeketimi de alıp evden çıktım. Binadan çıktığımda ise hızlı bir şekilde park halindeki arabama binip vakit kaybetmeden motoru çalıştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille | TAEKOOK
Fanfic"Çünkü o, tesadüfen gözüme çarpan dünyanın en güzel yüzüne sahip olan biri..." Başlangıç tarihi: 16.11.2021 Bitiş tarihi: 01.03.2022 Texting/düzyazı