Günaydın sevgilim.... Yine bir pazar sabahı yada cumartesi yoksa pazartesimiydi aaaa herne zıkkımsa bugün günlerden yine sen. Sonbahar mevsimindeyiz sanırım hava yağmurlu. Etrafımdaki insanlara anlam veremiyorum herkes gittiğini birdaha dönmeyecegini söylüyor. Geçen gün Sedat abimle annem konusurken duydum 'bu hastane Poyraz'a çok iyi gelcek Yağmur'u unutcak' diyorlardı. Delirmiş olmalılar seni unutmakta nerden çıktı şimdi ? Herneyse geri döndüğünde Ocakta papatya çayı, masada o en sevdigin benim bir türlü yiyemedigim çikolata lı tostun var. Bütün evin ışıklarınıda yakıyorum anahtar doğum gününde aldığım ayakabıların içinde Seni seviyorum.. POYRAZ.
Son sözlerimi yazdıktan sonra titreyen ellerimle kalemin kapağını kapatmaya çalıştım bir süre, garipti dogrusu. Sedat'ın odaya girmesiyle irkildim. Sedat soguk ve endiseli ses tonuyla
- Bittiyse yazcakların gidelim araba geldi dedi. Ne suratsız bi adam şu abim sanki dudakları kalıp almış hic yanaklarına dogru kıvrılmıyor. Güclükle oturdugum yerden kalktm ve mektubu paspasın altına görülcek şekilde yerlestirdim. Annem neden ağlıyorki tatile gidiyorum alt tarafı. Belkide evden cıkmadan ışıkları kapattıgında ışıkları kapatma diye bağırdım diye aglıyodur.Napabilirim ki Ama sen karanlıktan korkarsın.
Merdivenleri ağır adımlarla inerken seninle yaptığımız merdiven çıkma yarışı gözümde canlandı birden 1.2.3... sona kalan çay koyar der fırlardık aniden, alt katta oturan 10 tane kedisi olan asık suratlı nermin teyze bastonuyla bizi karsılar koca sıpalar attırcam sizi bu apartman diye bas bas bağırırdı. Şimdi bana acıyan gözlerle bakıp gülüyor sevgilim anlam veremiyorum. Gitmeden önce son kez aşk yuvamıza baktım sanırım saat henüz cok erken hava daha tam aydınlanmamış ve herkesin ışıkları kapalı bizim ki hariç çünkü sen karanlıktan korkarsın. Sedat abim bir koluma girerek beni arabanın arkasına oturttu ve dreksiyon başına geçti. Yol boyu uyumuşum omuzum uyuşmuş tıpkı sen yattığında rahatsız olma diye kıpırdamadığım günlerdeki gibi. Arabanında aniden fren yapmasıyla etrafıma bakındım burası cok korkunç ve soğuk bir yer. Etrafta aynı kıyafetler dolaşan garip hareketleri olan bir suru insan var. Bunak beyaz önlüklü gözlukleri burnunda suratinda sinsi gulumsemeyle bize dogru yaklasan birini farketmemle toparlandım.
-oooo Poyraz bey hoşgeldiniz ben hastane kurucusu Aydın Pekdemir sizin icin en guzel odayı hazırlattım derken tokalaşmak icin elini uzattı.
Bense titreyen ellerimi ani bir hamleyle arkama sakladım bunu neden yaptım bilmiyorum ama elimdeki kokunun rengi degisceginden korktum heralde. Doktor bozuntuya vermeksizin abime dönerek
- Isterseniz ayrıntiları odamda konusalım bu arada Poyraz beyde hastanemiz yeni arkadaşları ve odasıyla tanışır
Abim zoraki gülümsemeyle onayladı ve koluma girerek beni soğuk büyük binaya doğru yönlendirdi. Ne hastanesi ? NE doktoru ? ne yeni arkadası ? anlamıyorum. Bu garip yerde nevar bilmiyorum ama Seni HISSEDIYORUM....
Bu hastane denen yere neden geldim ki sinir nöbetlerim oluyormuş etrafıma kendime zarar veriyormusum sanada cok komik geldi dimi sevgilim. Bilirsin sakin bir adamım ben Ne siniri ? Ne nöbeti ? hastanenin icinde kulaklarıma tecavüz eden acayip bi uğultu var. 4 kat merdiveni cıktıktan sonra nihayet odama gelebildik. Sahi burda mı kalacaktım ben heryer bembeyaz cok soğuk. Halbuki sen evin duvarlarını pembeye turuncuya boyıcam diye tutturdugunda ne de cok kızmıstım sonra beraber boyamıştık ikimizden baska kimse begenmemisti ama olsun seni nekadar özledigimi dusunurken birden kapı tıklanıp aralandı sanki sen girip beni kolumdan tutup goturcekmissin gibi ama babacan bi adam içeri girerek
- Evet Sedat bey artık sizin icin gitme vakti istediginiz zaman ziyarete gelebilirsiniz.
Diye kibarca bizim nemrut suratı sepetledi. Nemrut memrut diyorum ama kızgınım diye yoksa dağ gibi abim mum gibi eriyodu gözlerimin icine bakarken korkma evlat gelicem dedi ve gitti. Hastane müdürü Aydın ve anladğım kadarıyla benim doktorum olan kır saclı uzun boylu hafif kirli sakallı esmer bi adamla basbasaydım. Aydın bey Yerleşmem icin dolaplarımı gosterirken benim gözüm camdaydı birden gözlerinin mavisine takıldı gözlerim sanki karşımda duruyodun evet evet ordaydın cama iyice yaklaştım bu hayal olamazdı elini kaldırıp gülümsedin bu senden başkası olamazdı kimsenin gülüsü boyle olamazdı kimsenin dudakları gulunce parantez icine alınamazdı kimse sen olamazdı Yağmur geldi diye ani bi atakla odadan attım kendimi dışarı Aydın bey ve doktorum arkamdan kosarken bir yandan tuttuun şunu diye bağırıyorlardı cınar ağacına dogru kosarken bütün hastane çalışanlarının pesimde olduğunu farketmedim bile yorulmuştum ve sen orada yoktun ayaklarımın uyusmaya basladıgını hissettigim an ben dizlerimin üstüne düstüm. Gözlerimi açtıgımda kendimi yatakda üzerimde herkese giydirilen garip kıyafetle buldum. Oysa sen ne kadar özen gösterirdin pijamalarımızın bile renk uyumuna dikkat ederdin.
Hemen yataktan kalktım cama dogru hızla ilerledim ama sen Yoktun...
Seni gördüğüme okadar emindim ki burada daha fazla duramazdım dönmüştün işte sevgilim biricik eşim yağmurum dönmüştü hemen esyalarımın oldugu dolaba dogru ilerledim dolabın gıcırdama sesine aldırış etmeden cantamı aldım gidicektim bu saçma yerden tam kapıya yönelmek icin döndüğüm anda oda ne ? sanki nefes boruma koca bir zar kaçmış yutkunmakta zorlandım zorlukla yağmur diyebildim iste yine karşımdaydın yooo yooo hayır hayal görüyo olmalıyım gozlerimi oyarcasına ovusturduktan sonra evet yine karsımdaydın iste
-Ya.. yağ... yağmur
-şşsşt ! sesiz ol sevgilim geldim burdayım
-biliyodum gelcegini kimse inanmadı ama ben bian olsun vazgecmedim yorgun gorunuyorsun dün neden hemen gittin ? Bianda kapı caldı ve doktorum salim bey iceri girdi gozlerinin ici gulerek bugun nasılsınz poyraz bey dun biraz aksiyon yasatmıssınz bizimkilere sıkı bi antrenman yaptırdınız dogrusu derken elindeki kucuk telli deftere birseyler yazıp duruyordu.
-Bakın sizi eşim yağmurla tanıstırıyım bende gidicegimizi daha fazla kalamıcagmızı soylemeye geliyordum
-Pardon eşiniz ?
-Evet evet eşim Yağmur tatilden dondu bakın yanımda gormuyor musunuz ?
-Simdilik hic biyere gitmek yok poyraz bey misafirimsiniz dedikten sonra hemen cebindeki telsiz kılıklı seyle hemsireyi cagırdı ve hemsirenin getirdigi igneyi bi hamleyle yaptı başucumda elimi tutuyo olmasaydın çığlık atardım heralde göz kapaklarım ağırlasıyor yine gittikce uzaklaşıyorsun bu ilaçlar beni iyilestirmiyor mezara sokuyor seni görüyorum kanıtlıyamıyorum ama burdasın hissediyorum.