Aşkı biliyor gibisin. Hissetmekle ilgili her şeyin ne olduğunu bildiğini düşünüyorsun. Kendini yaşından daha olgun sanıyorsun. Hayattaki her şeyi zaten görmüş ve deneyimlemiş gibisin. Belki de ölmekten korkmadın bile. Film izliyor ve kitap okuyorsunuz. Bu dünyada onlardan mümkün olduğunca çok şey öğrendiğinize ikna oldun. Evet, bilincin sınırında bir yerde, her şeyi bilmenin imkansız olduğunu, asla her şeyi bilemeyeceğinin farkına varırsın, ama bu konuda çok ciddi düşünmüyorsun. Kendini her şeyi bilen birinden daha akıllı sayarken, henüz hiçbir şey bilmediğine inanmanın amacı ne?!
Öyle bir an gelir ki gözlerin onun gözleriyle buluşur ve hiçbirşey bilmediğinizi anlarsınız. Hayatın size yetmeyeceğini düşündüğünüz için ölümden korkarsınız. Uykusuz geceler başlar. Bazıları harika, bazıları ise öldürecek gibi görünen acılarla dolu geceler. Bir gün gülüyorsun ve ertesi gün artık gözyaşlarını tutamıyorsun. Hayat bu diye tekrarlıyorsun kendine. Ama gizlice cennete soruyorsun, neden böyle olmalı ki! Görünüşe göre tüm dünya sana karşı.