Kürkçü Yüzdik'in Kurtadam Olma Hikayesi

58 16 13
                                    


Yaprak Diyarı'ndan ibretlik bir bölüm...


Koran konuğunu tebessüm ederek karşıladı. "Evet, hoş geldin. Ben Koran."

"Çok teşekkür ederim, hoş buldum. Ben de Kürkçü Yüzdik. İsmimin manidarlığını yadırgamayın lütfen. Kendisi de kürkçü olan babacığımın bana layık gördüğü küçük bir şaka âdeta. İsmimi kendisi koymuş da..."

Koran daha önce bu kadar kibar konuşan bir adam hiç görmemişti. Adı hakkında açıklama yapma gereği duyması bile şaşırtmıştı onu. "Yok neden yadırgayayım?"

"Aman efendim, herkes sizin gibi yüce gönüllü değil maalesef. Dostlarımın bazısı şaka olsun diye, bazısı da sırf beni kızdırmak için ismimle alay ederler. Gönüllerince dalga geçtikleri ismim ve mesleğim sanki onları şen tutmak için var olmuş gibi davranırlar. Kusura bakmayın, bu önemsiz mevzu ile başınızı yok yere şişirdim."

"Önemli değil."

"Faytoncuya beni patikanın başında indirmesini rica ettim. Beni orada beklemesini de sıkı sıkıya tembih ettim. Faytondan erken inmemdeki amaç, bu güzel ormanda temiz hava alarak bir yürüyüş yapmaktı. Öyle de yaptım zaten, fakat zorlu patika yürüyüşünün vücudumun sıhhatine iyi geldiğine pek emin değilim. Zira patika beni oldukça yordu. Dizlerim ve ayaklarım şaşılacak derecede bir şiddetle zonkluyor. Son zamanlarda masa başında bayağı bir zaman harcayıp hamlamışım. Fakat Koran Efendi, şunu yürekten söylüyorum, kuş sesleri ve rengârenk çiçekler tüm yorgunluğuma rağmen ruhumu huzurla doldurdu."

Koran, adamın söylediği bazı kelimeleri anlamakta zorlanıyordu. Yine de onun sözlerine karşı bir şey söyleme gereği duydu. "Sevindim."

İç cebinden ipek bir mendil çıkardı ve alnını sildi. "Niçin efendim?"

"Ruhuma iyi geldi dedin ya..."

"Pek tabii öyle dedim. Çok teşekkür ederim efendim." Mendiliyle bu kez ensesini sildi. "Hava oldukça sıcak..."

Adamın kibarlığı ve asaleti karşısında gerildiğini hissetti Koran. Elini ayağını nereye koyacağını bilemedi. Kesesi dolu, ensesi kalın bir adam olduğunu düşündü. Ablasına, dışarı çıkmamasını söylemesine rağmen adamı eve davet edip bir şeyler ikram etmeyi bile düşündü. Adam o kadar kibardı ki onu ayaküstü ağırlamaktan utanmıştı. "Yoldan geldin. Açsındır sen şimdi. Eve buyur."

Adam Koran'ın eliyle gösterdiği ahşap eve baktı. "Aman Koran Efendi rahatsızlık vermek istemem. Hem böyle göl kenarında, açık havada olmak beni daha çok mesut eder."

"Ben şuraya bir sofra hazırlayayım o zaman."

"Zahmet buyurmayın lütfen. Hiç aç değilim." Tulumbaya doğru yürüdü. "Şurada biraz dinleneyim, bana yeter." Kaftanının önünü açtı. Oradaki tabureye oturdu. Çarıklarını birer birer çıkardı.

"Tabii ya önce bir soluklan," dedi Koran. Tulumbanın koluna yüklenerek konuğu için su bastı.

Adam, çarıklarını yan yana getirip özenle bir köşeye koydu. Ayaklarını suya uzattı. Yürümekten şişmişlerdi. Sonra eğildi ve tulumbadan çıkan buz gibi soğuk suyu avucuna doldurdu. Yüzüne çarparak terini akıttı. Teşekkür ettikten sonra doğruldu. Çevresine hayranlıkla baktı. "Böyle bir yerde yaşadığınız için ne kadar şanslı olduğunuzu bilemezsiniz."

Gururlandı Koran. "Güzeldir ya. Zordur burada yaşamak, ama bir o kadar da güzeldir."

"Efendim bendeniz ta Batı Toprağı'ndan, diyarımızın en batıdaki kenti olan Tanekent'ten geliyorum."

Kürkçü Yüzdik'in Kurtadam Olma HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin