"Kitaplar mavi gibidir.Soguktur,tenini yakar ama yinede vazgecmezsin onlar seni özgün kılmayı öğretir.Mavi;senin yeşile hasretini sorar.Okuyanı aşk tutar.Oyle bir aşktır ki mavi kadar sonsuz su kadar berrak."
Bu satırların yazmıştım matematik kitabının arkasına.Tarih 14 Eylül 2017.
Okul başlayalı üç gün olmuştu.Son dersimizin bitimine 10 dakika kala eşyalarımızı toplamıştık.Ben her zamanki gibi siyah düz saçlarımı önüme bırakmıştım.Kimseyle göz göze gelmek istemiyordum.Onlarla göz göze gelince yakıcı iğneleyici bakışlarını üzerimde hissediyormdum.
Bu bakışlar beni kendiliğimden sogutuyordu.Zil çalınca yeni bir işkence cekicegimin korkusu tüm bedenimi etkisiz hale getiriyordu.Ve tilki kürkçü dükkanına geri döner.
Okulun spor salonuna küçük adımlarla,bedenim titreye titreye inmistim.Kapidan içeri girerken mavi gözlü cinle göz göze gelmiştim.Yuzunde yine o iğrenç bakışları hissetmiştim.
O benim dönüm noktamdı.
Basimi önüme eğerek ona doğru yürüdüm.O ise milim kipirdamiyordu.
O kürkçü dükkanının vahşi sahibiydi. Avıyla oynayan bir aslandı.
Saçımı eline doladı.Artik o kadar alışmıştım ki ağzımdan çıkan ufak iniltiler bile bana acırdı.
Çenemi acımasızca tutup çimen, denize bakicak şekilde aynı hizaya getirdi.
"Yine acırım o küçük kıza."Ağladım.
"Hala kitaplarının arkasinda mavi gözlü cin diye bahsediyormussun benden."
Ağladım.
"Şimdi o çimen gözlü cinin kendinden bı' parça vermesi lazım mavi gözlü cinine."
Duyduklarım karşında ne hissedecegimi bilemedim ne demek istediğini anlamak için uğraş verdim fakat onun şifrelerini kırmaya ne zamanım ne de nefesim yeterdi.Etrafindaki üç çocuk gülmeye başladı.Ben ise ne demek istediğini hala anlamaya ç⅘%@alışıyordum.Derken çocuklardan birinin elindeki makası görünce nevrim döndü.Korktum.
Mavi gözlü cin benim omuzlarından tutup dizlerimin üstüme cökmemi sağladı.
Nihayet anlamıştım uzun saçlarımı feda edeceğimi.
Bu sefer aglamamıştım.Çünkü kulaklarımın içine doluşan sesler beni hayli sakinlestiriyordu.Sessiz ol,sessiz ol.Sesini duyan tek benim.
Sonunda ilk makas degmisti saçlarıma.Sanki kesilen saçlarım değilde nefesimmis gibi hissettim.
Mavi gözlü cinim.Adı Cihan'dı.Acima duygusunu kalbine gömmüş üstüne defalarca toprağı atmıştı.
O kendinden başkasını denizin kıyıya vurduğu bir leştim. O bir deniz,ben bir yeşil.
Gözleri maviydi. Göz çevresi oldukça genişti bu ondan daha çok korkmami sağlıyordu.Kes sesimi İsra seni kimse duyamaz.Sen bir katliamsin, konuşursan,yok edersin.
Kulaklarimi tırmalayan bu ses o kadar canımı yakmıştı ki kulaklarımı kapatma ihtiyacı duyuyordum.Ellerimle sıkıca kulaklarımı kapattım hâlbuki bilmiyordum sesin dışardan değil de içimden geldiğini.
Cihan'ın bana korkmuş bı şekilde baktığını görüyordum ama odaklanamiyordum.
Günlüğüme yazdığım satırları aklıma getirmeye çalıştım.Kimse gerçek değil.Sen sizofrensin İsra bunu aklına sok.Sen gerçek değilsin.
Kafamın içi bomboş aynı zamanda kıyametler kopuyordu.
Durduramiyordum
Acı çekiyordum.
Kimse duymuyor kimse görmüyordu bu fırtınalarımı.Nefesimi kesmislerdi ama hala yaşıyordum.Artik ağlamıyordum.Tam alıştım derken bu zorbalıklar beni daha da dibe çekiyordu.
Hislerimi artık dışa vurmamakta zorlanıyordum.Beni spor salonunda öylece bırakıp gittiler.
Ben o günden sonra bidaha kendime gelemedim.Babamdan kalan tek şey saçlarımdi.Onun merhameti,onun nefesi,onun dokunuşu çekip gitmişti saçlarımdan.Bu satırları yazarken bile hala nefesim kesiliyor, gözyaşlarım gözlerimden intihar etmek istiyor.
Etrafıma saçılan saçlarıma bakmadan usulca ayağa kalktim,elimin tersiyle gözyaşlarımi sildim.Yuzumu öne eğerek okuldan çıktım cebimden çıkardığım kulaklığı kulağıma taktım.Yine en sevdiğim şarkıyı açmıştım.
Sağımı,solumu kaplıyor bu kara orman
Fırtınalar devriliyor ömürlük yıldızlar
Farkına var şeytanının gam dolu bu kara huyu
Bak yanıyor değdiği her çiçeği bahçemin.Gözlerimden bir yaş firar etti.
Döndüm evime diger cehennemime.
Kapı kilidini açıp içeri girdim.Bisey demeden odama çekilmiştim.O evde bir ruh gibiydim.Farkedilmiyordum.
Çantami kenara bırakıp bilgisayarımın başına geçtim.Bilgisayarı açar açmaz mail geldiğini farkettim. Faremi butonun üstüne koyup tıkladım. Gördüğüm şey kanımı dondurmuştu. Bu katledilmiş boğa resmiydi,karnı deşilmiş ve bütün organları dışarı fışkırmıştı. Boynunda bir kolye ama ne olduğu belli değildi. Boğazı kesilmiş üstüne beyaz toz dökülmüştü un da olabilir tuz da şeker de ama en mantıklısı tuz geldi.Resmen hayvana işkence edilmişti. Çok vahsiceydi.
Bı anda midemin kasıldığını hissettim. Boğazıma kadar çıkan kusmugum yüzümün eksitmeme sebep oldu. Bu iğrençti.
Fotoğrafın altındaki mesajı farketmez çok geç olmuştu. Mesajı okuduğumda daha da gerildim.HİSteri: El ayak buz kesmiş,yürek
cehennem.
"Ne diyordu bu manyak"diye iç geçirdim.
Tamamen yapılan zorbalıklardan biri olduğunu düşünerek boşverdim.Bunu kafama takamazdım çünkü yeterince acım yeterince derdim vardı. Birçok insanın düşününce bile korktuğu bir hayata sahiptim.
Elimde hiçbir şeyim yoktu. Ne bir arkadaş ne bir aile ne başka bişey. Ben bu dünyada boynumdan iplere asılmış bir mahkumdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSTERİ
Teen FictionÜzerime doğru adeta uçtu.Bu insan değildi. İki kolumu aynı anda çekiştirerek "Av-avcıyız ve avın kim olduğu belli."dedi yüzüme kükreyerek. Tırnakları etimi lime lime ediyordu. Kacmak istedim ama bu defa beni ters çevirip sırtımı göğsüne bastırdı. "S...