4

610 118 167
                                    

Oynadığı üçüncü maç da win geldiğinde, yüzündeki sırıtış daha da büyüdü Hoseok'un ve üst üste kazandığı galibiyetlerin verdiği hazla diğer maça girdi. Soraka1Gi ile tanıştığı anda bir sihirli değnek değmişti sanki kendisine. O olsa da olmasa da maçları kazanabiliyordu bir şekilde, sevgili yapınca kısmeti açılan çocuk gibi hissetmeye başlamıştı artık.

Bu sefer farklı bir karakter istediği için ormancı seçmiş ve şansına yine düzgün seçimler yapıp güzel bir denge kuran takımıyla oyuna başlamıştı. Herkes koridorlarına dağılırken mavi güçlendirmeyi kesmiş ve direkt olarak karşı takımın ormanına girmişti sinsice. Onların mavisinin hala olduğu yerde durduğunu görünce sırıtarak, direkt canavara saldırmıştı. Ormanı seri seri kesmeye çalışırken bir yandan da ekranın köşesindeki minik haritayı kontrol esiyordu, karşı takımın ormanında yakalanmak istemezdi.

Mavi güçlendirmeyi çalıp bu sefer kırmızıya yöneldiğinde, nişancının çoktan aldığını görmüş ve diğer ormanları almaya başlamıştı. Hızlıca canavarları keserken ekranın tam ortasında çıkıp duran, kendi takımının aldığı killeri gördükçe de keyfi katlanıyordu.

Ulti yeteneği açıldığında, üst koridora çıktı ve çalıya girdi karşıya görüş vermeden. Sinsi sinsi bekliyordu avını, onları en savunmasız anlarında gafil avlayacaktı ki öyle de oldu. Takım arkadaşının koridorda yalnız olmasının getirdiği öz güvenle kule altından çıkarak rahatça açılmıştı karşı takımdaki iki oyuncu. Hemen arkadaşına saldırması için komut verdi ve çalıdan çıkıp kırılgan şampiyonun üzerine atladı. Oynadığı kahramanın kombosunu gerçekleştirip üstüne bir de ulti attığında, zavallı nişancıyı saniyeler içinde eşek cennetine yollamış ve büyük bir kahkaha atmıştı.

"Al oğlum ağzına. Hahayttt! Hepiniz bana itaat edeceksiniz, hepiniz!"

Öldürdüğü iki oyuncu direkt olarak chatte sövmeye başlarken gülüşü daha da büyüdü Hoseok'un, bu görüntü ona çok tanıdık gelmişti.
"Bir zamanlar yetenekli ama orospu çocuğu mıknatısı, şanssız bir genç vardı... Neyse ki şimdi enayisini buldu da hep win win win, hadi bakiiiyymm! Yap yapıştır, bizi de alıştır kuzen!"

Kahkahaları arasında chati açtı ve karşı takımı daha da çıldırtacak kelimeleri yazdı.
Ağlayacaksanız oynamayalım beyler eheheh ;))

"Ya sen kız olalı ne kadar itici, ne kadar iğrenç bir herif oldun ya. Allah da senin belanı versin emi, dangalak!"

Kendi kendine söylenerek tekrar oyuna döndüğünde, karşı takımın hala ağlayarak chate yazdığı küfürlere bakıyordu bir yandan da. Gözleri saniyelik olarak ekranın sol üst köşesine kayıp, kayıt simgesinin yanındaki '1' sayısını görmesiyle kaşlarını çatarak oraya tıkladı ve gördüğü isimle gözleri şokla açıldı bu sefer.

Soraka1Gi yayınına girmiş, onu izliyordu şu an ve bu, Hoseok'un panikten titremesine sebep olmuştu. Eli ayağı birbirine girmişti bir anda. Saatlerdir enayisinin işten dönmesini bekliyordu ve sonunda gelmişti. O varken daha da bir dikkatli oynuyordu. Kendini kanıtlamaya çalışıyordu istemsizce. Karşısındaki öyle alelade biri değildi, bir Challenger'dı. O ki, sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç giydiren, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, koskoca Soraka1Gi'ydi.

"Ulan enayim bile vizyon sahibi be!" Diyerek kendini överken, göğsü kabarmıştı gururla. Challenger bir enayi bulmak her babayiğidin harcı değildi. Hoseok, kendine itiraf etmek istemese de içten içe boş char olmadığını, iyi oynadığını görsün, onu takdir etsin istiyordu.

Oyundan kopmamaya çalışarak, nehir yolunun içinden takım savaşının olduğu orta koridora gitti hızlı bir şekilde. Ormandan dolaştığı için kimseye görünmeden çalıya girdi ve pustu sinsice.

Gamer SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin