Klasik başlangıcım. Okul. Hayvan gibi sınavlarım için çalıştığım tımarhane. Kısaca eminim cevabınız şudur; Evet canım, okulun ne demek olduğunu biliyoruz. Hayır mı? Herneyse. Buradan ayrılmayı hem istiyorum hem istemiyorum. Kim okuldan ayrılmak istemez ki deyip beni inek sanmayın. Çünkü platonik bir Aşkım var. Ne yani, bu yaşta sevgi olmaz mı? Aşkın yaşı yoktur ki. Kötü olan şu ki o beni sevmiyor. Bana aldırmıyor bile. Ben hayatımın her dakikasını onunla geçirirken o benim yüzüme bile bakmıyor. Bana bakmıyor diye üzülüyorum. Neyse ki kızlar beni avutuyorlar.
Okula girdiğim an ilk gelenin ben olmadığını fark ettim. Kızlar ve o gelmişti. Montumu koyarken Cengiz'e "naber?" Dedim
"Iyi sen nasılsın Hazal, yoksa Derin mi diyeyim?" Diye gülümsedi. En dondurucu bakışlarımı attım. Annem bana Derin dedi. Ama babam Hazal dedi. Ben Derin'i Seçtim. Ama bu çocuk hala Hazal diyor ya.
"Hep aynı şeyi yapmaktan vazgeç!" Diye kolumla hafifçe gıcıklık olsun diye ittim. Yiğit geldiği an beni Bıraktı. Hiçbir şey olmamış gibi yaptı. Bense şaşkınlıkla orada durup kalakalmıştım. Demek beni parmağında yürütmüş. İstediği zaman ben, istediği zaman Yiğit. Kanmam onlara ben Cengiz Bey! Oysa çok iyi gidiyorduk. Kızların yanına Koşarak havadan sudan konuştuk. Sonra Selin,
"Dans nasıl gidiyor Yağmur HANIMEFENDİ ILE?!"
"Aman. Ağzını açma. Kız mızıkçılık yapanın lideri." Dedim.
"Belgin Hanım ne diyor?"
"Napsın. Kadıncağız kırk yılın başında kızı sınıftan kovduğunda 'Ben sana gösteririm' havalarında çıkıyor Yağmur."
"Yazık kadına vallahi yazık"
"Deme ya."
O Sırada herkes yavaş yavaş girdi. Bizde ilk erken gelenin Fırsatı Kaçmaz diye en önleri kaptık. Bu klasik bir başlangıç değildi. Farklı olacağını seziyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Genç Kızın Günlüğü
RomanceAçıkçası bana genç bile diyemezsin. Çocuk sayılırım. 11 yaşındayım. Şimdilik bu kadar bilgi veriyorum. Neden yaa?! Diye bakarsan, oku Gör. Çok gıcığım değil mi? ________________ Merhaba yine ben. Açıkçası bu hikaye için iyi fikirlerim var. Ve bu hik...