-Ben insanlara bulaşan bi tip değildim peki ya insanlar neden bana bulaşıyordu?-
Sınıfa girdiğimde herkes camdan çekilip bana bakmıştı.Yerime geçerek kulaklığımdaki huzurlu metal sesine bıraktım kendimi.Metalden başkası iyi gelmiyordu bana hemde hiç kafamı sıraya koyup uyumaya karar verdim ben eski monoton okulu özlemiştim burası fazla ekşınlıydı.Ne kadar uyudum bilmiyordum ama uyandığımda yanımda Diren vardı.Sınıfa baktığımda herkes uyuyordu bir kaç kişi de tahtadaki edebiyat slaytını izliyordu.Hoca etrafına baktığında kafamı hemen geri gömdüm ama uyuyamıyordum zaten ben kendimle cebelleşirken öğle zili çalmıştı.Diren'in omzuna vurarak ''Diren hadi kalk kantine gidelim'' dediğimde ''La 2 dakika daha'' dediğinde bi insan iki dakika nasıl uyuyabilir bunu düşünmüştüm ''Kalk be salak'' deyip belinden kaldırmaya çalıştığımda ''Kaslarıma dokunmak için böyle şeyler yapmana gerek yok istediğin zaman dokunabilirsin'' bu çocuk gerçekten interstingdi.''Ah boşversene ben gidiyorum'' Diren'e yanımdan gel bakışımı atarak sınıftan çıktım.
Koridorda ilerlerken herkes bana bakıp geri çekiliyordu kendimi yabancı filmlerdeki gibi hissetmiştim.Diren''Herkes senden korkuyo,sabah yaptığın büyük bir olaydı'' gözlerimi devirerek ''Bu Mert neyin nesi?''diye sorduğumda anlatmaya başladı.
''Mert okula annesinin zoruyla geliyo,bugüne kadar Mert'e karşı gelen hiç bi kız olmadı.Genelde kızlar ya onunla yatmak ya da bardaki bi gecelik hesabını ödetmeyi,sen ilksin ve bu onu sinirlendirdi.Mert şu hikayelerdeki kötü çocuğu oynamaya başlayalı iki yıl oldu Abisinin ölümünden sonrası,uyuşturucuya felan başladığını duydum.Mert böyle biri değildi siyahın hep karanlık insanların rengi olduğunu söyler mavi giyerdi.Kahkahaları meşurdu şimdi kaç kızı yatağa düşürdüğü her neyse ne yiyoruz?''Şaşkınlıkla onu dinlerken kantine ne zaman geldiğimizi hatırlamıyordum.
''Ben iki simit bi kola'' dediğimde Diren çoktan kantini satın almıştı.Çok yiyip kilo almıyorumcu insanlardan nefret ederdim.Yemeğimi yerken Diren'in Mert'in hakkında dedikleri değişiğime gidiyordu.Böyle bi çocuğun geçmişi nasıl böyle olabilirdi.Bunlar zihnimi kurcalarken ''Bono donloyormoson'' diyen Diren'e ''oğzono kopotorok konoş''diyerek değişik ve anlamlandıramadığım bir şekilde gülmüştüm.Diren gerçekten komik ve iyi bi insandı.
Kantine her gelen bana bakıyordu.Canım asphalt8 oyunumdan gözümü ayırıp kapıya baktığımda Mert sinirli bi şekilde etrafına bakıyordu.Gözleri beni bulduğunda hızlı bi şekilde bana doğru gelmeye başladı.Hayır hayır bugün iki olay çok fazlaydı hızlıca oyunuma geri döndüm.Tam yanımda siyah bi cisim durduğunda telefonuma daha fazla abandım. ''Kalk'' dediğinde ona bakmadım. ''Sana kalk dedim''dediğinde telefonumu kitleyip ayağa kalktım yanlız fazla kuul kalkmıştım,fazla havalı.Demin düğün salonu gibi olan kantin şu an cenaze evi gibiydi kimse konuşmuyordu.
''Yürü'' dedi.Gözlerinin içine baktığımda wattpaddeli gözlerde hissedilen duygulardan şu an öfkeyi görebiliyordum. ''Hayır'' dedim.Bu çocuk çok iyiydi.İkimizde siyah giyinmiştik,resmen birbirimizi tamamlıyorduk.İçimdeki bu iğrenç sesi susturarak yanından geçmek için sağa doğru bi adım attığımda birden beni omzuna aldı ''Lan ne yapıyorsun.gerizekalı indir beni! Hangi devirdeyiz? Diren kurtarsana beni,bak hala..'' çabalarımın boşuna olduğunu anlayarak sustum.Mert bi odanın kapısını açarak beni aşşağı indirdi.Burası spor odasıydı.Yuh çok fazla spor malzemesi vardı geldiğim okulda sadece bi tane futbol ve bi tane basketbol topu vardı.Boş zamanlarımda basketbol oynardım.Metal kadar rahatlatmasa da rahatlatıyordu işte.
Elime basket topu alarak sektirmeye başladım,basketbolda gerçekten kendimi kaybediyordum.''Lebron,lebron aldı sektiriyo sektiryo ve basket'' Mert o can alıcı sesiyle konuşana kadar hiçbişey yoktu ''Sabah yaptığın gerçekten çok iyi bi şovdu söylesene kimden öğreniyorsun bunları?'' dediğinde bu konuşmanın devamının geleceğini anladığımdan sustum.''Annen falan kızmıyor mu sana,ya da dur dur baban? Ah pardon senin ailen yoktu değilmi?''diyerek alayla güldüğünde,gözlerimde ki yanmayı durduramıyordum.Bi insan nasıl bu kadar iğrençleşebilirdi?
Ailem konusunda fazla hassastım.Acıyla dalga geçerdi ya hani yarası olmayan aynen öyleydi.Ağlarken ne ellerim ne de dizlerim kendini koruyabiliyordu.Çoktan yere çökmüştüm ağzımdan fısıltı eşliğinde sadece ''Kes sesini'' çıkmıştı ki o duymamıştı bile.
''Ne o üzdüm mü yoksa seni?'' üzmemişti yarama tuz basmıştı.Onunda abisi ölmüştü ölüm acısının ne demek olduğunu biliyordu.Peki ya neden böyle bencilce davranıyordu.Gözlerinin içine baktığımda gerçekten acınası haldeydim ki o da son derece acınası bi şekilde bana bakıyordu yüzündeki acımazsızlık gitmişti Diren'in anlattığı iki yıl önce ki çocuk olmalıydı bu.''Bakma bana bana acıyarak bakma'' dediğimde sesim istemsizce hüzün dolu çıkmıştı.Kolumdan tutup beni kaldırmaya çalıştığında ''Dokunma bana'' dediğimde beni şaşırtan bi hareket yapıp bana sıkıca sarıldı.Ani şaşkınlığımı üstümden atıp onu geri ittim.''Bir daha sakın karşıma çıkma ve bir daha sakın ailemden bahsetme'' dediğimde artık gözyaşlarım bardaktan boşalırcasına akıyordu.Hızla kapıdan çıkıp uzun koridorda koşmaya başladım.Burdan acilen gitmem gerekliydi.Öğrencilerin bana bakıyor olmasını önemsemeden koşuyordum.İşte ben tam da bu yüzden çevremdeki insanlarla yakın olamıyordum.İşte ben tam da bu yüzden hissizleşmiştim.Benim bi yaram vardı ve insanlar onu hep kaşıyordu.Çünkü annesizliğin ne demek olduğunu bilmeyen en alaycısı oluyordu.