şimal gölgesinden düşüp gelen
üç kızıl peri ışıyor ötelerden;
fakat yetmez.bir şems daha yakmalı.
bir kıyamet daha kopmalı,
ağıtlar duyulmalı lahitlerden.
ulu dağlar çalmalı çanları.boylu boyunca, erden sarışın
sermiş gövdesini kamer üzerine,
boşluğa buharlaşmakta.
kokusu
lavantaların nefesine karışır.koynundaki sütten kesilmişin
ecinniler sallar hilal beşiğini.
ninnisini duyan yoncaların
asırlardır soluktur benzi.yıldız dağları, alevli alem.
evimin altında çakılı demirkazık.
paslı külleri kalbime batıyor.deniz feneri, yolum yukarıda.
annem ismimi fısıldıyor.
her ne ise ismim,
bir türlü kulağıma sığmıyor.büyük ursa, küçük ursa,
sonra da ben.
epey uzağım doğduğum günden:
dört yüz otuz veya seksen.gidemezsin, tabanların
mühürlüdür yerküreye.
ne mümkün sulardan yükselmen?rüyaya ancak
uyandığında kavuşursun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılcık
Poezjakenara köşeye yazdığım taslaklar orada kalmasın diye buraya biriktiriyorum. okunma kaygısı güdülmemiştir