Okuldaki kamp gezisine gidiyoruz.
Servisten inerken herkese ince ve 7-8 santim uzunluğunda taşlar veriyorlar.
Çoğu kişi taşın bir ucundan tutup sevdiği kişiyle beraber kırıyor.
Sen ise küçük göl kıyısına doğru ilerliyorsun.
Ben ise seninle elimde tuttuğum taşı kırmak üzere yanına gidiyorum.
Seni sevdiğimden bir haber olan bir kaç kız yanıma geliyor ve benim taşımı alıp gölün içine atıyor.
Sinirden gözlerim doluyor.
Çantamı çıkarıp yere koyuyorum.
Ve göle doğru yürüyorum.
Gölün içine giriyorum, su dizlerimin boyunu aşıyor.
Elimi suya sokup taşı bulmaya çalışıyorum.Sana bakıyorum, ama sen geriye dönüp gidiyorsun.
Üzülüyorum.
Sudan çıkıyorum ve çantamı alıp oradan uzaklaşıyorum.
Bir kaç saat sonra dizili taşların olduğu yere geliyorum.
Esen rüzgar tenimi yırtarmışcasına ezip geçiyor.
Taşlardan bir tanesine dilek yazıyorum ve taşları üst üste dizmeye çalışıyorum.
Ama hepsi devriliyor.
Birden sen geliyorsun yanıma ve taşları dizmeye çalışıyorsun.
Seni durdurmaya çalışıyorum ama beni dinlemiyorsun bile.
"Taşları dizmen bir işe yaramayacak, sadece bir kaç lanet taş yüzünden, bir dileğimin gerşekleşeceğini düşünmüyorum."
Diyorum ve kamp yapacağımız yere doğru yürümeye başlıyorum.
*Bir kaç dakika sonra taşları dizmiş bir şekilde ayağa kalkıyor Hyunjin. Ve taşın üzerine bakmadan uzaklaşıyor oradan.
Taşın üzerinde ise; Bu dünyada sadece senin sevgini istiyorum Hwang Hyunjin. Yazıyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sun behind the clouds, hyunjin
Short StoryHan nehrinin yakınlarındaki banklardan bir tanesine oturmuş, her zamanki gibi gökyüzüne bakıyorsun. tamamlandı, @-Hurt-