2

139 18 4
                                    






Harry pov


Hamakta kollarımın arasında ki küçük bedenle uzanıyorduk. Kollarımın arasında ki küçük bedenden yayılan papatya kokusu ile mayışmış şekilde onun saçlarını okşuyordum. Hava oldukça parlaktı. Ona dönüp baktığımda yüzünü boynuma gömmüş halde bana sarıldığını gördüm. Düz saç tutamlarını okşamaya devam ederken saçlarının arasına küçük bir öpücük bıraktım bunun üzerine küçük kıkırtısı kulaklarıma doldu. Daha sonra kafasını kaldırdı. Ama tek gördüğüm bir çift mavi gözdü...

Gözlerimi açıp bir kaç saniye boş gözlerle penceremden dışarıya baktım. Gördüğümün rüya olduğu anlamam birkaç saniyemi aldı. İlk defa böyle bi rüya görmüştüm.kendime gelmeye çalışırken odaya annem girdi.

- hadi tatlım kahvaltı hazır.

Hala rüyamda gördüğüm mavi gözleri düşünerek banyoya ilerleyip yüzümü yıkadım. Aşağıya indiğimde annem masa da tek başına oturuyordu.

- anne, babam ve gemma nerede?

Diye sordum masaya otururken.

- babanın işi varmış çıktı. Gemma arkadaşlarıyla buluşmaya gitti.

Kafamı sallayıp önümde ki yumurtayı kesmeye başladım. Sonra aklıma rüyam geldi. Çünkü gördüğüm kişi büyük ihtimalle eşimdi.

- anne

- efendim tatlım

Dedi bitki çayından bir yudum alırken.

- ben galiba dün gece rüyamda eşimi gördüm.

Annemin gözleri bir anda açıldı.

- nasıl yani?

- baya. Rüyamda biriyle hamakta sarılıyorduk. Onun saçlarını okşuyordum. Papatya gibi kokuyordu resmen kokusu beni mayıştırmıştı.

- yüzünü gördün mü?

- hayır. Sadece düz saçları ellerimin arasındaydı. Ve parlak mavi gözleri vardı.

- aman tanrım! Ben oğlum büyüdü.

Annem bunu söylerken gözleri dolmuştu. Annem bu konularda hep duygusal davranırdı.

- anne onu nasıl bulucam?

- onun yüzünü görene kadar bulman çok zor. Acele etme zaten yavaş yavaş rüyanda görürsün.

- peki ama Gemma ya söyleme. Dalga geçer

Annem bu dediğim üstüne sesli bir şekilde gülmüştü. Kahvaltı yapıp odama çıktım. Üzerimi değiştirdim. Liam'ın evine doğru ormanda yürümeye başladım.

Liam'ın evine geldiğimde kapıyı çaldım. Niall kapıyı açtı.

- hoşgeldin kıvırcık

- hoşbuldum.

Salona girdiğimde Liam da koltukta oturuyordu. Onunla da selamlaşıp kendimi koltuğa attım. Arkamda içeri elinde bir paket cipsle Niall girdi. Bir kaç dakika sonra Liam bana seslendi

- Harry? Bişey mi oldu?

- yo

Dedim dalgın daldın.

- yok yok olmuş bişey anlat.

Dedi oturuşunu düzeltirken. Oflayarak kafamı arkaya attım.

- ama dalga geçmek yada tantana yapmak yok. Özellikle sen Niall

Derken işaret parmağımla tehditkar bir şekilde Niall'ı gösterdim.

- ne zaman öyle bişey yaptım ben ya?

- nö zömön öylö böşöy yöptöm bön yö?

O sırada araya Liam girdi

- tamam tamam sen anlat Niall bişey derse ben döverim onu.

Yayıldığım koltuktan kalkıp dik bir şekilde oturdum.

- dün gece rüyamda eşimi gördüm.

Oda da bir sessizlik oldu. Sonra Niall ve Liam aynı anda konuştular

- OHA!

Liam bana sırıtarak bakarken Niall heyecanla yanıma zıpladı.

- nasıl yani? Baya baya eşini gördüm. Kim?

- bilmiyorum. Sadece Mavi gözlerimi gördüm.

- ben miyim lan?

- aynen Niall sensin gel hemen mühürlenelim.

- hemen olmaz öyle önce birbirimizi tanıyalım aşkım.

Biz salak salak konuşurken Liam araya girdi.

- of bırakın vıcıklığı. Sende anlat şu rüyayı Harry.

- İkimiz hamakta uzanmıştık. Birbirimize sarılıyorduk. Ben onun düz saçlarıyla oynuyordum. Hava çok güzeldi. Sarıldığım beden benimkine göre oldukça küçüktü ve mis gibi papatya kokuyordu. Sonra yüzünü görmek için ona döndüm ama göremedim çünkü yüzünü boynuma gömmüştü. Sonra saçlarının arasına bir öpücük kondurduğumda kıkırtısını duydum. Sonra kafası kaldırdı ama sadece mavi gözlerini gördüm işte.

- Annene anlattın mı?

- anlattım. Acele etme dedi.

- doğru demiş

Dedi Liam. Sonra Niall araya girdi.

- nasıl yani bekliycek miyiz? Ben merakımdan patlarım ama

- napalım Niall gidip bütün omegaları koklıyım mı?

- olur bence.

- sen git kokla haber verirsin bana.

We are not soulmates or we are / l.s ABOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin